BİR FİLM DÜŞLÜYORUM

Çoğu kimsenin belki aklına gelmiştir , düşünmüştür fakat hem senaryosunu yazmak , hem bu karakterleri hiç sırıtmayacak şekilde canlandırabilecek oyuncu bulmak , Konya’nın o kendine has konuşma ağzını , esprilerini yakalayabilmek ve  yaptırabilmek , kostümler , çekimin yapılacağı mekanlar derken  gerçekten kaliteli bir film çekilecekse hayli titiz bir çalışmaya , senariste , yönetmene ve bütçeye ihtiyaç olduğu açık , büyük iş aslında ama insan düşlüyor işte.

Bu film öyle bir filmdir ki karakterlerin kimi önce yaşamış , kimi sonra yaşamış olabilir , kimi belki hiç karşı karşıya gelmemiş de olabilir fakat burada gençliği mi gelir , yaşlılığımı gelir yan yana gelecekler.Kimi karakterlerin belki yıllar sonra yaşadığı bazı olaylar , ilginç olaylar , komik olaylar buraya adapte edilebilir.Kimi karakterlerin gerçek kimlikleriyle değil üç – beş karakterin birleşiminden esinlenme karakterlerde olabilir. Belki o ara şehri gezmeye gelen bir kişinin gözünden de anlatılabilir bu film , teknik çok ama bu film  her şeyiyle Konya olur , Konya’nın kadim kültürünün enfes bir manzarası olur.

Devir zorunlu olarak devri- Hamid , Konya Valisi Avlonyalı Ferid Paşa , Abdülvahid Çelebi’de Çelebilik makamında.Hem çelebinin Abdülhamid Han’a muhalif hallerinden hem hiciv hem mizah ayrıca Ferid Paşa ile çekişmelerinden de hayli malzeme çıkar.Asitane’de bir sema ayini şerifi canlandırılır ki , izleyenler o güne gider , şimdiki merasim gibi falan zannetmesinler.Bu öyle bir sahne olmalıdır ki , kült haline gelmelidir.Ayrıca Mevlevi adap ve erkanı da bu filmde çok güzel bir şekilde gösterilebilir.

Konya’nın malum o senelerde su sorunu vardır , Ferid Paşa’nın Konya’ya su getirme çabaları , bu sırada taşraya yaptığı geziler , çaresizlikler , imkansızlıklar yanında başarılar , akıl vermeler , uyanıklıklarda çok güzel işlenebilir.Ferid Paşa çevresinde çok insan konuşturulur , olaylar halledilir veya yansıtılır.

Ferid Paşa filmde olurda Cambaz Deli Osman Ağa olmaz mı , Deli Osman Ağa’nın o zamanlar menzil denilen at arabacılarının merkezinde akşam dostlarıyla yaptığı yarenlikler canlandırması hayli zor ama müthiş bir sahne olurdu.Onun burada ehlikeyf yaşamından örnekler verirken tabi sansürlememek de lazım bu sahneleri , küfürde olur , argoda olur , içkide olur.Ama ya hayırseverliği onunda mutlaka ve mutlaka bu filmde  işlenmesi lazım , ehh bu Cambaz Deli Osman Ağa , vali Ferid Paşa’nın huzuruna atla çıkmıştır.Konya Valiliği merdivenlerinden atla çıkan bir adamın çekildiği sahnelerde olacak bu filmde.

Bu filmde  Aşık Şem’i de olsun ,aşıklar kahvesi de olsun.O kahve ortamı o kültür bütünüyle yansıtılsın.Şiir olsun , hat olsun , keçecilik olsun , Hattat Mahbub Efendi’de olsun. Efendim o büyük  çarşı yangını öncedir ama bu filmde yaşansın  Kapu Camii’ni yeniden inşa ediverilsin.Kapu Camii’nde sonraki yıllarda imamlık yapmıştır ama imamı Hacı Haydar Efendi olsun.Vaizi Bülbül Hoca olsun.Hacıveyiszde Hoca medresede genç bir hoca olsun , İbrahim Hakkı Konyalı bir talebe olsun.Ahmet Ziya Efendi’ler  tasavvufu bir anlatsın da  film nasıl çekilir görülsün.

Konya’nın oturak alemi de olsun bu filmde , kabadayılarda olsun , aşıklarda olsun , türküde olsun , sazda olsun , kaşık şıkırtıları da olsun.Meram bağlarında gezilsin.Bayramlaşmalarda olsun , kurbanlarda olsun , düğünlerde olsun , göçlerde olsun.Kara Trende olsun , faytonda , atta .Gayrimüslimlerde olsun , meczuplarda olsun , toprak damlı evlerden , mezarlıklardan görsel bir zenginliği olsun.

Meşhur Tayyip Ağamızda olsun , o yine mizahını konuştursun , hazır cevaplılığıyla millete laf yetiştirsin , arada bir küfürde savursun.Hacı Battal , Sıçanlı Ahmet Efendi çok yesinler sahnelerde onların yanında konu yemekten açılsın , o halis Konya yemekleri yenilsin ,  yapılsın  bu filmde.Patlıcan ortanın kokusu  duyulsun filmde.

Daha kimler kimler olmasınki , kimi bir sahnede görünüp gitsin figüran gibi olsun önemli değil  , insanlar renkli , neşeli olsun.  Konya yolları tozlu olsun. Alaaddin’den Mevlana’ya gidilsin , bedestende dolaşılsın olsa olsa bir cadde de İstasyon Caddesi olsun.Konya havalarıyla , mizahla , yaşantısıyla ne hoş bir film olur değil mi ?

Filmin bir başrole ihtiyacı yok , oladabilir , sanki yüzyıldan fazla öncesinin Konyasına gidip şöyle bir bakmış ve geri dönmüşüz gibi birkaç gün veya haftanın yaşandığı , belki bir iç sesin zaman zaman konuştuğu bir film.Belgesel ve sanat filmi sıkıcılığında değil , Süt Kardeşler filmi kadar akıcı bir film olmalı , zor ama böyle bir film neden olmasın bence düşlemesi bile güzel.28.09.2016

Kör Ahmet

Öncelikle yazıma artık rahmetli Kör Ahmet diye anılacak olan Ahmet Özdemir’e , Allah’tan rahmet dilerek başlamak istiyorum.

Ahmet Özdemir ve bilinen namı ile Kör Ahmet ile esasında komşu idik.Çünkü ben Şems Camii’nin karşısındaki evimizde doğmuş ve neredeyse otuz yılı aşkın aynı evde yaşamıştım.Ahmet Özdemir’in evi ise İmam – Hatip lisesinin arka taraflarına denk geliyordu.Oğlu Zeki ile Şems Caddesi , Şems Parkı ve 19 Mayıs İlkokulu civarı onun sık kullandığı bir güzergahtı.Daha biz küçükken dahi sokakta görenler olursa Kör Ahmet gidiyor bak falan derlerdi , kendisi de bunu parodilerinde kullanırdı zaten.

Tabi biz Kör Ahmet’in düğünlerde falan popüler olduğu dönemleri yaş itibariyle görmemiştik , Kör Ahmet’i Sun Tv ekranlarında yaptığı televizyon programından tanımıştık , yaptığı espriler , taklitlere çok gülerdik , çoğunu da hafızamda tutmaya çalışırdım çünkü kullandığı deyimler , sözler Konya kültürünün , konuşma dilinin en nadide örnekleri , artık yok olmakta olan bir üslubun yaşatılması çabasıydı adeta.Bu programın yapılması ve kayıt altına alınması aslında son derece isabetlidir.Şimdilerde biraz hüzünlü izleyeceğiz artık bu eski kayıtları.

Televizyonda programını seyrederken büyüklerimiz düğünlerde olan anılarını falan anlatırlardı ,  Kör Ahmet’in düğünlerde kırmızlı bir oynaver falan diyince kadınlar ” anaa gıı bu görüyor ” falan diye konuşurlarmış.Parodilerinden de en güldüğüm bir ara küçükken Cihanbeyli’ye götürmüşler , gece bir adamla aynı odada yatırmışlar fakat adam çok horluyormuş , Kör Ahmet dayanamamış bir sopayla adama vurmuş , tabi adam Kör Ahmet’in böyle bir şey yapacağını beklemediğinden kim yaptı falan diye söyleniyormuş fakat Kör Ahmet’in adama cevabı ilginç ve zekicedir ” kör şeytan yapmıştır ” Tabi Kör Ahmet bunu şiveli şekilde çok güzel  anlatmaktadır. ” Gızı vermezsek zılıvırır ” falan dediği  kız istemeyi ,  kara trenin gidişinde çıkardığı sesi  anlatmak için “çapa sapı , kürek sapı ” şeklinde kah hızlanan kah yavaşlayan benzetmesi ve hele hele bence oldukça zordur güğümün tam dolma anında çıkardığı ses vardır onları çok güzel taklit ederdi. Tabi aslında Kör Ahmet’in taklitlerinden ziyade müziğinin daha ön planda olması lazım.Belki bu konuda yeterli araştırma  yapılmamış olabilir.Kör Ahmet’i tabi klasik  Konya havalarını veya herhangi bir bölgeden türkü icra eden bir sanatçı olarak görmemek gerekir. Ud ile söylediği türkülerle ve yorumlama tarzıyla farklı  olduğu açıktır.Müzik konusunda ve icra konusunda bilgi sahibi olanların   sesiyle , tarzıyla ilgili farklı değerlendirmeleri olabilir fakat Kör Ahmet’e de bir düğün şarkıcısı gözüyle bakmakta haksızlık hatta insafsızlık olur.Kör Ahmet özelde Konyalıyı eğlendirmek üzere tarzını ortaya koyan bu sırada da imkanları ölçüsünde halk müziğinden , Konya türkülerinden derlemeler yapmış bir sanatçıdır.Bu konuda kendisi televizyonlarda 5.000 eserin hafızasında olduğunu söylüyordu , yine aynı mahallede oturan ve Konya havalarının önemli bir diğer sanatçısı Mustafa Konyalı’ya , Kör Ahmet 5.000 türkü biliyormuş falan dediğimizde oda kendine has  tavrıyla” 5.000’e kadar  saymayı biliyormuymuş ” diye çıkışırdı , yerelde de olsa sanatçılar arasında çekişme demek ki hep oluyordu.İşte Kör Ahmet bütün yaşantısıyla , kılığı , kıyafeti ile haliyle halkın içinde gündelik esnaf sohbetlerinin arasında ama o kendine has mizahından da ödün vermeden oğluyla beraber kah cadde kenarlarında sessiz sakin şekilde yürüdü evine gitti , kah televizyon programı yaptı kah belde şenliklerinde boy gösterdi.  Bence normal bir vatandaş gibi yaşadı , ne şöhretli bir sanatçı şaşaasında bir hayatı vardı nede hepten unutulup gitmiş , hatırlanmayan bir insandı.Bence olması gerektiği gibi tabii şekilde sade şekilde yaşayıp vefat etti.

Son olarak tarihini tam hatırlamıyorum aşağıda eklediğim fotoğrafı ben çekmiştim , şimdilerde Mehmet Bayır İmam Hatip ortaokulu olan 19 Mayıs İlkokulu duvarına sırtını dayamış , elinde tespih kendi halinde oturuyordu.Biraz video kaydını da almıştım , havası da yerindeydi , hal hatır sormadan sonra memleketlerden konuşuyorduk , kendisi bizimde köyümüz olan Doğanbeyliler gününe gelmişti çoğu zaman ve geldiğinde de bizim akrabamız Y. ‘de misafir kalırdı , işte onu sormuş Y’yi tanırsın falan demiştik bizim onu dememizle o kendine has gülüşüyle “yavşak Y.yi bilmem mi ” kahkaha atmıştı.Arada aile arasında bunu söyler gülüşürdük.

Velhasıl Kör Ahmet’in vefatı ile Konya kültüründe önemli bir eksilmenin olduğu açık , bu sebeple hem kendisini yad etmek hem de unutulmamasına bir katkı sağlamak için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Her insan ölecek buna yapılabilecek bir şey yok , Kör Ahmet’in bıraktığı kayıtlar , eserler titizlikle korunarak yaşatılmalı , korunmalı ve önemlisi unutulmamalı . 19.09.2016 fullsizerender

Merhaba

Değerli Dostlar

Selamünaleyküm

2012 – 2013 yıllarında kişisel blog sayfamda bazı yazılar paylaşıyordum , benim için bir gayret vesilesi oluyor ve takipte ediliyordu lakin süresi dolan internet sitesini ancak bu zaman yenileyebildim.

Eski sitede bulunan yazıları yeniden yükleyeceğim İnşaAllah , Konya kültüründe yer alan detaylar , hatıralar , hatıratlar , tahliller yanında yeni makale ve yazılarda paylaşacağım.

Bu vesileyle tekrar tüm okuyucularımı selamlıyorum.