HİCVEYLEYİN BİRAZ
Kültürümüzde hiciv yok olalı güya insana saygı arttı , fikre saygı arttı , ciddiyet arttı , kalite arttı , analiz arttı , düşünce arttı falan diye düşünenler varsa fena halde yanılıyorlar.Hiciv azalalı insanların fikri , işi olmadığından fazla değer kazanır oldu.Anlaşılmaz sözlerle sanki yıllarca kafa patlatmışlarda insanlığa en öz fikri sunmuş gibi kasınanlar , topluma ne verdiği , hizmet ettiği , icraatı belli olmadığı halde insanlara önderlik edenler, övülenler ! , mütevaziliklerinden yanlarına varılmayan koca koca ulemamız! , zevksiz sanatkarlarımız , doğuştan irfan sahibi sade vatandaşımız derken ortalıkta nakıs insan yok herkes kamil. Oysa kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz demişler.
İnsan değerlidir. Biz Şeyh Galib’in “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” düsturuyla insana yaklaşırız. İnsan kusurludur lakin ona da Koca Yunus’un “ Yaradılanı hoşgör / Yaradandan ötürü “ düsturuyla yaklaşırız. Amma insanın eseri tenkide muhtaçtır. Şimdi tenkit , eleştiri her neyse bu iş akademik , bilimsellik dille ancak eğitimde , öğretimde yapılır , her yere sirayet etmemeli.Öbür taraftan eleştiri diye hakaret oda seviyenin ne halde olduğunu gösterir. Boşboğazlık oda cehaletin göstergesidir. Eleştirmeyi geç , susmayı tercih eden , beceremeyen zevatta aptaldır herhalde. Hiciv , temeli olanın , bilgisi olanın , görgüsü olanın , kültürü olanın , zekası kıvrak olanın , düşünme yapısı geniş ölçekli olanın , mizah zekası olanın , pratik olanın , lafı gediğine koyanın , karşısındakinin foyasını dökenin yaptığı şeydir. Şimdilerde pek görülmüyor maalesef. Hicvedenler aykırı insan muamelesi görebilirler belki fakat bir işi , eseri sabote eden insan muamelesi yapılmaması gerekir.
Genel kanaat hicvin sadece idarecilere , siyasilere karşı olduğunu sanır. Hiciv idareciyi de , siyasetçiyi de , düşünürü de , hocayı da , dervişi de , gazeteciyi de , ustayı da , hastayı da , gelmişi de , geçmişi de , vatandaşı da daha önemlisi toplumu , herkesi , her olayı kapsar.
Meşhur Heccavlardan Küfri-i Bahayi bir şiirinde şöyle diyor
“Mesken oldı şimdi dervįşāna eşrāfuñ evi
Ber-ŧarafdur kūşe-i uzletde olmak münzevį
Oldı bunlar miĥnet-i śūrį belā-yı ma’nevį
Ķanda varsañ muķarrer nāy-zen bir Mevlevį
Ĥāśılı ehl-i dile cevr-i felek eksük degül
Ķanda varsañ bir dede bir dünbelek eksük degül “
Tekkelerde değil de , artık eşraf konaklarında gezen Mevlevi dervişlerini hicvetmiş gayet edip bir hiciv lakin şimdilerde bu tür bir hicvi bu ölçüler içinde yapabilir misin , sanmıyorum.Şimdilerde bir şeyi hicvetmeye kalkmanın sonucu taassup ile birlikte saldırganlığa maruz kalınmaktır. Maalesef hiciv zenginliği kalmadıkça da soğuk , sert , köşeli , buz gibi , zevksiz , anlaşılmaz bir eleştiri dili gelişmiştir.Şu günlerde ne eğitim alırsa alsın , ne titri olursa olsun insanı tanımayan , topluma aşina olmayan , kültür , görgü ve bilgileri sığ olanların , ilm-i irfandan da mahrum , fanusta yaşayanların görüşleri havalarda gezmekte olup insanlarda bunun ayağı niye yere basmıyor diyememektedir.
Bu mevzu gerçekten hayli uzun bir mevzu her detayından da bahsedemeyiz fakat hiciv dilini ilk sanatkarlar ve edebiyatçılar kaybettiler , ardından gazeteciler derken vatandaşta kaybetti. Hicveyleyelim biraz , ha gayret diyorum. Zararı olacağını düşünmüyorum. Sanırım son günlerde gördüğüm en parlak hiciv “ Görüyon değ mi Türk’ün aneliz gücünü “ idi. Biraz gayret ile olur bu , bu gayret kaliteyi artırır. Düşünmeye sevk eder insanı.
Hicve genellikle idarecilerin yahut ulemanın da müsamahasız olduğundan bahsedilir oysa hicvi sade vatandaş hele hele hiç kaldıramaz. Çünkü alışık değildir. Köyde hiciv olmaz , mahallede hiciv olmaz , kahvede hiciv olmaz , kaldıramazlar çünkü yakınlık derecesi hicve engeldir.Nitekim sivil organizasyonlarda da dostluk , birlik beraberlik düşüncesi yaygın olduğundan hicve kapalılık vardır. Bu sebeple olumlu , yapıcı eleştiri usulü türemiştir ama buda bir yere kadar olmalıdır bence.
Bilgi yoksunu bir çok kişinin bilgisiz , alakasız bir çok söylemine , analizine maruz kalırsınız fakat bilgisi olmadığını söyleyemezsiniz çünkü o bilgisi olmasa da o konunun uzmanı olduğu genel kabul görmüştür.Siz sadece şaşkınlıkla ve sabırla izleyebilirsiniz.Mesela hayatında makale yazmamış , bir ciddi dergide makalesi yayınlanmamış bir kişi kötüniyetli değil belki iyiniyetli bir çaba içerisindedir belki ama makale yazım işleri eğitimi falan verebilir. Hayatında kaç kitap okuduğu meçhul bir kişide kitap özetlemeyi kitap analizi zannedebilir.
Bilmem neyin kaçıncı yıl dönümünde alakalı , alakasız sergiler açılabilir. Üniversite gibi bilimin , eğitimin derecelendirildiği yerde herhangi bir vasfı ve ilmi değeri olmayan alelade konuşmacılar cirit atabilir. Bilmem neyin farkındalığı adlı programlara gelip hiçbir şey fark edemeyebilirsiniz çünkü bunlar yıllardır yapılagelen yahut sıradan işler ve programlardır.
Mesleki kuruluşlar , STK’larında nerede yemek yesek , nerede gezsek amacında bir faaliyet eksenleri vardır. Kahvaltılı buluşma asrın buluşudur onlara göre 🙂 Gençlik ile ilgili gençliğin kalitesini artırmak , gençliğin fikirlerine değer verilmesi gibi hususlar nadir görülür , gençleri vasat çalışmalarda dolgu malzemesi niyetine kullanmak esastır. Gençler fikir vermesin , gençler yararlanmasın , gençler olan bitene dahil olsunlar anlayışı yaygındır. Masa taşıyan genç en iyi gençtir 🙂 Topluma yönelik kuruluşlar , STK’lar da reklam peşindedir. Birde herkes vazifesinin dışında işlere girmiştir , doktor vaizlik peşinde , avukat uluslar arası ilişkiler uzmanı , tornacı ise tarihçilik yapıyor filan akıl alır şeyler değil ama yaşanan vakıa bu etrafa bir göz atın. İnsanlar tabiî ki ilgili alakalı olsunlar her hususta , çalışmada yapsınlar , eğitimde versinler ama bu kadar kendini ispatlamadan hemen ben oldum demesinler.
Bu hususların biraz tatlı , sert hicvedilmesi gerekiyor.Gelin bu hususları üslubunca hicvedebilelim. Belki muhataplar bundan rahatsız olmamayı , kendimiz eğer bir şeyin muhatabıysak rahatsız olmamayı öğrenebiliriz.26.12.2016
Mehmet Emin Başalp