BİZ BÖYLE DEĞİLDİK
Bize bir haller oldu. Eskiye gitmeyeceğim , Anadolu’nun saf , temiz , mert Müslümanlarından , ülkemizin irfan geleneğinden falan uzun uzun bahsetmeyeceğim. Değişen çok şey oldu , köprünün altından çok sular aktı , dünya değişti , anlayışlar değişti. Lakin son yıllarda gördüklerim bana hayli garip geliyor biz böyle değildik diyorum.
Toplumun en küçük birimi ailedir. Her insan farklıdır , her ailede farklıdır muhakkak. Eğitim durumu , gelir , muhit bunlarda farklılaştırılır. Ailelerin içinde iyilerde vardı , kötü alışkanlığa sahiplerde , dindarlarda vardı , olmayanlarda. Dede de vardı , torunda , babada vardı , anada .Şehirli ailede vardı , köylü ailede , zengin ailede vardı , fakir ailede. Aile bireyleri de , aileler kopmamıştı , ayrışmamıştı.
İrşad da vardı toplumda , yaradılanı hoş görün yaradandan ötürü anlayışıyla , kusurları örtmede gece gibi olun anlayışıyla , bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil anlayışıyla , sevgiyle , merhametle , şefkatle , yumuşak sözle vardı. Kardeşliği pekiyi demekle kaim kılarlardı. Dervişte vardı memlekette “ seçkin bir kimse değilim , ismimin baş harfleri acz tutuyor , bağışlamanı dilerim “ derlerdi. Diklenmezlerdi , halim selimlerdi , paylaşırlardı , hayra hasenata öncü olurlardı.
İlimde vardı , hocada vardı , talebede vardı. Bize Allah’ı sevdirirlerdi.Bize Resulullah’ı anlatırlardı. Bize dinimizi , ibadetimizi , ahlakımızı anlatırlardı.Bize evliyayı tanıtırlardı. Mübarek günlerde pervazlara konsun güverciler , hu hu’lara karışsın aminler , gelin ey Fatihalar Yasinler derlerdi.İlmiyle amil olmaya , duaya , niyete önem verirlerdi. Azdılar belki samimiydiler , sözleri tesirliydi. Bizim Allah’ımız var derlerdi. Bir talebenin yetişmesi için bin münafığın kahrını çekerim derlerdi.
Vatanınımızı , milletimizi çok severdik. Dedelerimizin Çanakkale’de , Yemen’de şehid olduğundan bahsederdik. Bayrakları bayrak yapan üstündeki al kandır , toprak uğrunda ölen varsa vatandır anlayışıyla askerlik yapar devletin , milletin aleyhinde kötü sözler sarf etmezdik. Taş üstüne taş koyulsun , refah artsın , herkes iş , aş sahibi olsun diye düşünülür, çabalanır , gayret ederdik. Tarihimize laf söyletmez , ceddimizi rahmetle , minnetle anardık. Yavuzlar , Fatihler olmayı tavsiye ederdik.
Gel zaman git zaman hele hele son dönemde ya vardı bu cehalet biz görmüyorduk ya sosyal medya gösterir hale getirdi. Ya fitne fesada hizmet edenler odakların faaliyetleri , fitneleri ya ümmetin başına çöreklenmiş mezalim bizi değiştirdi. Ya bizi dejenere eden popüler kültür ya bizi ilimden , irfandan , ulemadan , kitaptan uzak tutan medyadır , meşgaledir farklılaştırdı. Ya haram yer olduk ya yalan konuşur olduk . Ya kardeşliğimizi unuttuk ya bereket üzerimizden kalktı. Ya dua etmez olduk ya samimiyeti bıraktık. Neler olduysa oldu ama bize bir haller oldu.
Aile bireyleri arasında müthiş bir zihinsel kopuş yaşandı , dede ile torun daha dün el ele tutuşmuş camiye giderken bugün torun ontolojik dini tartışma içine girdi. Ailelerde artık zengin olsun , fakir olsun herkes konformist , kimse sıkıntı çekmeye razı değil . Anne anne gibi değil , baba baba gibi değil , çocuklarla arkadaş olacağız derken hiçbir şey olamadılar. Eskiden yaşını başını almış denilen kişiler gençlerle yarışır halde , gülünç konumdalar. Adam akıllı , binlerce yılın süzgecinden , kültüründen , adetinden gelen usulü bırakıp akıllı telefonlarına gömülüp ebeveynler whatsaap’tan görsel göndermeyle nasihat eder hale geldiyse bu işin sonu nereye varır.
Bu ülkede insanlar Kur’an okurdu lakin kimse kimseye uydurulmuş dine inanıyorsunuz , biz size indirilmiş dini anlatıyoruz demezdi. Bu ülkede insanlar fıkıh da okurdu , içki içtiği için insanların öldürülmesinin normal görüldüğü vaki değildi.Bu ülkede hadis de okunurdu ama bunların hepsi uydurmadır diyen hocalar ekran ekran gezmezdi. Oysa şimdi sade vatandaş mealden hüküm çıkarmakla , hadisten içtihat çıkarmakla , zayıf hadis kuvvetli hadis ayrımı ile uğraşmakta.Bir gece olsun dahi bir ilmi mesele için gözünü kırpmadan çalışmamış olan zevat ahkam üstüne ahkam kesmekte. Hoca sıkıntıya razı değil , talebe hiç değil. Paçasından cehalet akan adam en pervasız olmuş safsatasını yayıyor , yanlış desen birde üstüne azar işitiyorsun. En detay fıkhi meseleler , çoğu ulema dahi vakıf değilken şimdilerde vatandaşın ağzına sakız olmuş. Dünyanın bilmem ne yerinde türemiş fikirler etrafta cirit atmada , daha dünkü çocuğun öğrendiği iki kelamla kimi niçin tekfir ettiği dahi muamma. Din düşmanı dine saldırıyor cevap vermekte acizliğimiz ne ala! Zulüm ümmeti sarmış , ayrışmayı körüklemek ne fena , zalimin elinde perişan olmuş müslümana karşı duygusuz , donuk ifadeler ne acı oysa.
Mütevazilik vardı , irfan vardı , kardeşlik vardı derken ıslahı mı yanlış anladınız , irşadı mı yanlış anladınız , en tavizsiz , en hırçın en müstekbir edalı metod da nedir. Anlatmayı , sevdirmeyi bıraktınız yargılamayı en temel araç haline mi getirdiniz. Yargıladıkça soğuttunuz , bin yıllık usulü yaraladınız , berelediniz , içinize kapandınız , kendinizi kurtulmuş gördünüz , kendinizi büyüttünüz. Kendi kusurunu örtmeden , başkalarının kusurunu , hatasını açmak , eleştirmek marifetini nasıl keşfettiniz. Bin türlü hurafeyi tasavvufa nasıl bulaştırdınız. Okunmuş yoğurt görseli paylaşmayı , yanmaz kefen satmayı nasıl icat ettiniz.
Zulüm 1453’te başladı diyecek kadar hangi zulmü görmüş olabilirsiniz. Şehid olmuş bir polis veya asker arkasından nasıl sevinebilirsiniz , bu ülkeye , bu millete bu devlete nasıl hakaretler edebilirsiniz. Ecdadına katil diyen bir nesle aşina olamayız. Yapılan köprüden geçmem diyen , hiçbir iş yapmayan , yaptırmayan , ihanete alkış tutanlar bu ülkenin insanı olamaz. Beyinlerinizi uyuşturup dindarlık adı altında haçlılara hizmet eder hale nasıl geldiniz ve hala nasıl görmezsiniz. Aklını başınıza devşirin de fikriyatınızın nereye gideceğini görün. Yarın bir gün kendinize çok yazık ettiğinizi anlarsınızda geç olur.Huzurdan , sükunetten , birlikten , kardeşlikten kimseye zarar gelmez. Vatanın selameti için kin , nefret ve düşmanlık tohumu ekilmez.
Bu işler çok basittir şöyle olur , böyle olur gibi gerçekten çok güzel olan ama bazen ham hayal halinde kalan fikirler öne sürmeyeceğim. Ama şu sıkıntılı , ümmetin ve ülkemizin üzerine bütün şer şebekelerinin topyekün saldırıya geçtiği , moralimizi ve kardeşliğimizi bozmaya çalıştığı günlerde bazı yapılacaklar var. Moralimizi , gayretimizi , kardeşliğimizi diri tutmak zorundayız.
Kardeşim ; ibadetini yap , duanı et , iyiliği emret , kötülükten uzaklaştır , ilmini öğrenmeye devam et , müslümanları kategorize etmeyi bırak , kusur aramayı bırak , cehaletini paylaşmayı bırak , biraz özüne dön , dini hususları tartışmak yerine yaşamaya , günahlardan uzak durmaya kendini düzeltmeye gayret et. Biraz tefekkür et. Okunan ezanı düşün , şehadet parmağı minareyi gör , dalgalanan bayrağı görünce sevin , camiye giden amcaya selam ver , dua eden nineye sende dua et , rızkını helalinden kazanana yardımcı ol , kardeşliğe halel getirtme .Güzel eserler okuyalım , güzel insanlarla birlikte olalım , şehirlerimizi gezelim , medeniyetimizi hissedelim. Vatanını , , şehrini , aileni , akrabanı , köylünü ,mahalleni sev , tanı ,bir şey kaybetmezsin. Uzaklaşmayalım , kopmayalım , farklılaşmayalım , şuurumuzu artıralım. Vazifemizi en iyi şekilde yapalım.
Medyayı , sosyal medyayı , kötü niyetli yazar çizer takımını, memnuniyetsizleri , hainleri , soytarıları , sahtekarları kaale almayalım.02.01.2017
Mehmet Emin Başalp