Eyâ gâfil tefekkür kıl ne buldun bu rükûdundan
Kıyâmette sorulursun ziyânın bile sûdundan
***********
Dilin fuhşı gönül efkâr-ı fâsidle mülevvestir
Ne hâsıl işbu hâl ile mesâcidde kuûdundan
************
Yönün mihrâba lîkin kalb meyyâlin hevâsında
Ne umarsın bu hâletle rükûuyla sücûdundan
***********
Revâ mıdır ibâdet sufrasından almadın lezzât
Yiyip içmek alıp vermek gibi fâsid kuyûdundan
***********
Sana hallâk-ı âlem etmiş-iken bunca in’âmı
Murâdın n’idiğin bilsen eyâ cânâ künûdundan
*************
Sakın tenhâ diye isyâna zinhâr eyleme cür’et
El ayak göz kulak hâzır hazer kıl bu şühûdundan
*************
Ne denli ma’siyet sende zuhûr etmişti bilirdin
Niçin gözler yaşı feryâd ile akmaz hudûdunda
Yukarıdaki şiir Şemseddin Sivasi Hz’lerine ait. Kara Şems diye anılan bu mübarek zat her ne kadar Sivasi diye bilinse de aslen Tokatlı.Alim , mutasavvıf bir zat yıllarca halkı irşad etmiş.Fakat önemli bir özelliği ileri yaşında Sultan 3.Mehmet zamanında Osmanlı Devleti’nin kazandığı son meydan savaşı olan Haçova Meydan Savaşı’na ve Avusturya seferine iştirak etmiş olmasıdır.Yani bu mübarek kişi mücahit bir insandır , gazidir.Askere moral verdiği , duada bulunduğu nakledilmektedir.
Böyle mücahit karaktere sahip ulemanın varlığı tarihimizde her zaman dinimize , devletimize ve milletimize faydalı olmuştur.Bu gün hala din için vatan için namus için nice insanlar hala şehid oluyorsa bu , bu coğrafyanın insanın mayasının sağlam olmasındandır.
Eski şiir geleneğimiz denildiğinde say bakalım bildiğin şairleri deriz kişilerin sayacağı son derece sınırlıdır.Divan Edebiyatından Fuzuli , Baki , Nedim , son dönemden Namık Kemal , Ziya Paşa , Mehmet Akif Ersoy , Yahya Kemal , halk şairlerinden Karacaoğlan , dini şiir geleneğinden Yunus Emre , musikiden Dede Efendi falan genelde herkes tarafından az çok bilinen isimler evet bu isimler kendi alanında zirve isimler ama bu kadar dar bir çerçevede kalmak insanların ilgisini çok fazla celbetmez.
İşte çok kimseler Şemseddin Sivasi Hz’lerinin divanını bir okuyayım , müzakere edeyim demez , belki milyonlarca insan ismini bile duymuş değildir.O zaman hatırlatmak ve o güzel nasihatlerini hatırlatmak mecburiyetindeyiz.
Şiirinde yukarıda ne kadar veciz ifade etmiş , yönün mihraba , kıbleye dönmüş ama kalbin dünyalık peşinde bu rükudan , secdeden ne umarsın diyor.
“Yönün mihrâba lîkin kalb meyyâlin hevâsında
Ne umarsın bu hâletle rükûuyla sücûdundan “
Şiiri okuyunca merhum son devir alim ve mutasavvıflarından Mehmet Zahid Kotku Hz’lerinin “ yüzü kıbleye çevirmek kolay mühim olan gönlü Allah’a çevirmektir. “ sözü aklıma geldi.Evet aynı manada ama bir başka bir ifade , ulemanın , evliyanın esasında titiz bir inceleme yapılırsa söylemi aynıdır.Söylemleri istikamettir , Kur’an ve sünnetin yoludur.
“ Sakın tenhâ diye isyâna zinhâr eyleme cür’et
El ayak göz kulak hâzır hazer kıl bu şühûdundan “
Bu mısrada son derece veciz ,bu sözün kaynağı ne ? Bu sözün kaynağı Kur’an’dır , Nur suresi 24. Ayeti kerime’de Yüce rabbimiz “ O gün ( kıyamette ) dilleri , elleri ve ayakları ( dünyada ) yapmış olduklarına şahitlik edecektir. “ İşte değerli kardeşlerim yukarıda dedik hakiki ulema Kur’an ‘dan , Hadis’ten bahseder.
Sakın şöyle bir anlam çıkmasın tabi bunları okumak yeter mi tabiî ki yetmez , tabiî ki Kur’an’ı , sünneti kaynağından öğreneceğiz burada dikkat edilen şu , vaazında , nasihatinde , yazında , şiirinde olacak ama hep hakikati haykıracak ,işte bu hususun güzel bir örneğidir yukarıdaki şiir.
**********
Sivaslılardan bu yazıda bahis açıldığı için yine aynı aileden Abdülehad Nuri Sivasi Hz’leri de son derece önemlidir.Değerli dostlar herkesin malumudur tasavvuf tartışılmıştır , eleştirilmiştir buna da bazı tasavvufçu olduğunu iddia eden ama hurafe ve bid’at yolunu tutanlar sebebiyet vermiştir.Bazen bu tartışmalar çok yoğunlaşır işte bunlardan biri de Osmanlı zamanında 1600’lerde vuku bulan kadızadeliler akımıydı , nitekim kadızadelileri o dönem Abdülehad Nuri Sivasi Hz’lerinin yazdığı eserler frenlemiştir.Yani anlatmak istediğim şu gerçek ulema , gerçek veli , ilim dairesince cevap verdiğinde tartışma biter , mesele izah edilir , hakikiler ortada görünmezse şarlatanlar ortaya çıkar , onlar da karşılıklı bu tartışmaları körüklerler.
Abdülehad Nuri Sivasi Hz’leri denilince benim aklıma hep bestelenmiş ve merhum Nezih Uzel tarafından mükemmel bir şekilde icra edilen eseri gelir.
gönlümüz her an sendedir yâ rab
derdime dermân sendedir yâ rab
aşkı aradım bende bulmadım
muttali oldum sendedir yâ rab
râhat-ı cânım câna cânânım
sırr-ı pinhânım sendedir yâ rab
âşıkın kâmı vuslat encâmı
diller ârâmı sendedir yâ rab
aklı aradım bende bulmadım
şübhe kılmadım sendedir yâ rab
kalbi yitirdim arayı geldim
muttali oldum sendedir yâ rab
nûrî bî-çâre sînesi yâre
yâreye çâre sendedir yâ rab
nûrî bî-çâre oldu âvâre
derdime çâre sendedir yâ rab..
Bu eser internette bulunuyor Nezih Uzel yorumuyla mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim.
Şemseddin Sivasi Hz’leri’ne , Abdülehad Nuri Sivasi Hz’lerine , Nezih Uzel’e selam olsun.
Hayırlı ramazanlar efendim.10 Ramazan 1438
Mehmet Emin Başalp