İSLAMİ SOSYAL ÇALIŞMALARDA ÖZGÜNLÜK SORUNU – 4 ( KARMAŞA )
İslami sosyal çalışmalarda özgünlük sorunlarına devam ediyoruz bunlardan birisi de amaçlar ile kurumlar karmaşasıdır. Karmaşadan kastım belli bir düzen dahilinde gittiği sanılan şeylerin özünde bir karmaşa yattığı ve sonucunun nereye gittiğinin kestirilememesidir.Sonuç olarak ucube ve uyumsuz faaliyetler bütünü ortaya çıkmakta , kaliteli , özgün , kalıcı etkiler bırakmamaktadır. Bunun sebebi de hedeflerde çeşitliliğe giderken gerekli yapılanmanın sağlıklı şekilde yapılmaması ve eklemlenme suretiyle bu işlerin yapılabileceğinin sanılmasıdır. Karmaşa halinde özgün çalışmalar çıkmaz.Dünya düzen ve intizam üzerine kuruludur. İslami sosyal çalışmalarda da kurumlar sık sık değişirse , anlayışlar sık sık değişirse , hedefler sık sık değişirse çıkan sonuçta olabildiğince değişmektedir. Değişimler domino etkisiyle daha farklı sonuçlara evrilmektedir.Maalesef özgünlük kaybolmakta sonuçsuz , nefessiz , soluksuz çalışmalar ortaya çıkmaktadır. Bunun göstergesi de yıllardır sayısal anlamda hem gönüllü hem kurumsal anlamda artışlar olmasına rağmen özgünlüğün , özelliğin , kalıcılığın azalmasıdır.
Gençlikten başlayalım , malum eskiden talebe cemiyetleri ile bir takım faaliyetler yürütülmüştür. Gençlerin aktif olduğu , fikri derinliğin , heyecanın ve aksiyonun eksik olmadığı bu yapılanma biçimi çeşitli sebeplerle etkinliğini yitirmiştir. Fakat gençlerin etkinliği sanki kuruma bağlıymış gibi gençler İslami sosyal faaliyetlerin öncüsü ve öznesi iken bu konumlarını kaybetmişler ve çeşitli çalışmalarda obje haline gelmişlerdir.Bu büyük bir enerji , hareket ve heyecan kaybıdır.
Ülkemizde uzun yıllardır İslami sosyal çalışmalarda aktif , özgün ve etkili bir gençlik çalışması bulunmamaktadır. Bunun sebebi nedir ? ,sebebi gençlerin olması gereken pozisyonda ve kurumlarda uzun zamandır olmayışlarıdır. Bir kurumun adının da gençlik olması orayı bir gençlik çalışmasının merkezi haline getirmez hakeza yeniden talebe cemiyetleri ile de aktivasyonun sağlanması da mümkün değildir. O zaman ne yapmak gerekir , gençler sosyal çalışmaların yüzü olacak , dili olacak , eli olacak , kolu olacak , ayağı olacak. Gençlere yönelik faaliyet yapılmasının artık amaç olmaktan çıkması gerekmekte olup insanlığa yönelik faaliyetlerde gençler temsil pozisyonunda yer almalıdır. Bu anlayış değiştirilmelidir yoksa İslami sosyal çalışmalarda zamanla bir taban kalmayacağı gibi nasıl metruk binalarla dolu terk edilmiş köyler kasabalar varsa kurumlarda ileride bu hale gelebilir. Gençlik çalışmalarındaki teşkilatlanma ve anlayış hataları gençlik çalışmalarının özgünlüğünü ve etkisini kaybetmesine sebebiyet vermiştir. Gençler ile yaşlılar kurumlarda yer değiştirmiştir. Gençler edilgen ileri yaş grubu ise etken hale gelmiştir. Bu nedenle bir talebe cemiyeti etkisinde , gücünde , heyecanında , organizasyon becerisinde gençlik yapılanması kalmamıştır.
İslami sosyal çalışmalarda etkin iki kurum vardır , dernekler ve vakıflar. Eski adıyla cemiyet , yeni adıyla dernekler ne iş yapar. Dernek belirli bir amacı gerçekleştirmek için insanların bir araya gelip kurdukları hukuki bir yapıdır. Derneklerin çok sayıda amacı olabilir biz burada İslami sosyal çalışmalardan bahsettiğimiz için bunların görünümüne , gelişimine ve şu anki durumuna bakalım ayrıca gidişat nedir ona ilişkinde birkaç söz söyleyelim.Şimdi buradaki karmaşa had safhadadır.Dernek ile vakıf kurumları bir birine karışmıştır.Bu sebeplerle dernekler , vakıflar , partiler , eğitim kurumları özgünlüklerini yitirmektedir.Kurumlar hangi faaliyet için kurulduklarını ne yapmaları gerektiğini , özlerine inerek çözmek durumundadırlar. Basit bir anlayış farklılığı ile çok şey değişir.Bir yerde faaliyet artırmanın kaliteyi getirmesi mümkün olmayıp aksine karmaşayı getireceği açıktır.
İslami sosyal çalışmalarda kurulan derneklerin genel amacı yaygın halk eğitimidir. Terminoloji olarak irşad hizmetidir de diyebiliriz. İrşad nedir ? Müslümanlara dini vecibelerini hatırlatmak , bu vecibelerini ifaya davet etmek , bu vecibelerin yerine getirilmesi için uygun şartları sağlamak , İslami şuuru canlı tutmak vs şeklinde özetleyebiliriz.yani bu minvalde A’dan Z’ye her türlü çalışma bu kapsama girer.Artık bu yaygın halk eğitimini hangi amaçla ve araçla yapacakları o derneğin kapasitesine ve anlayışına kalmıştır. Şimdi bu çalışmalar lokal düzeyde kalsa herhangi bir sorun olmazdı lakin değişen dünyada iletişim artmış , sınırlar kalkmış , amaçlar hedefler çeşitlenmiş artık dernek anlayışını dönüştürmek , geliştirmek gerektiği anlaşılmıştır. Bu değişim rüzgarları İslami sosyal organizasyonları da etkilemiştir. Kimi kendini yenileyebilmiş kimi ise yenileyememiş ve ilkel halde kalmıştır. Fakat esas sorun yenileyenlerin , değişenlerin gerçek bir değişim ve yenilik yaşayıp yaşayamadığıdır , yapısal sorunların varlığıdır. Meşhur fıkradır , devekuşuna yük taşı demişler ben kuşum demiş e o zaman uç demişler ben deveyim demiş. Yani deve misin ? kuş musun ? İslami sosyal organizasyonlar devekuşuna dönüşmüştür. Bir çok kurum ucube bir yapıya dönüşmüştür. Özgün yapıların zıddı olarak ucube diyorum , acayip anlamında.
Nedir bu ucubelikler ? genel İslami şuur ve eğitim amacında olan kurumların fakir fukaraya yardım işine girmesi , il içinde , ülke çapında hatta uluslar arası çapta çalışmalar yapması. Bakınız bu işin doğrusu bunların vakıf hizmeti olmasıdır , vakıf hizmetleri tüm Müslümanlara herhangi bir şart öne sürmeksizin sürekli yapılır , vakfın kapısı kapalı olmaz. Bir aşevi açarsın fakir fukara yemeğini alır , bir kurban organizasyonu olur fakir fukaraya dağıtılır , kömür dağıtılır , öğrenciye burs dağıtılır vs. Bu gibi faaliyetlerin dernekler üzerinden yürütülmesi ve o dernek ile bağlantılı bir takım iç kriterler belirlenmesi , bu faaliyetlerin o derneğin organizasyonlara da eklemlenmesi , kullanılması çok etik değildir. Bu faaliyetin derneklere eklemlenmesi yerine vakıf çatısı altında devam etmesi gerekir. Vakıf ile derneğin farkı olmalıdır.
Vakıf kurmak gerekirken dernek kurulduğu gibi dernek kurmak gerektiğinde de vakıf kurulmaktadır. Dernekler bir takım fikir organizasyonları şeklinde teşekkül edebilir , filan düşünce derneği , filan amaçlar derneği vb gibi kişiler buralarda oturup kendi aralarında fikri mülahazalar , çalışmalar yapabilirler , bunları topluma iletebilirler. Toplumdaki aksaklıkların giderilmesi , şuurun artması vb amaçlanabilir.Lakin burada da bir ucube anlayış son yıllarda gelişmektedir. İslami anlamda da bu düşünce temelli vakıflar kurulmaktadır. Yasal olarak bir engel olmasa da bu tip konularda İslami anlamda vakıf kurulamaz. Bilmem ne politik , stratejik , araştırma , geliştirme amaçlı vakıflar kurmanın anlamı yoktur bunlar derneklerin amacıdır. Bu tür vakıflar yaygınlaşırsa İslami vakıf anlayışı zedelenir.
Ucubelikler bitmek bilmemektedir genel amaçlı eğitim çalışmaları düzenlemek amaçsa formel eğitim ile yaygın halk eğitimi de birbirine karıştırılmamalıdır. İlmin saygınlığı vardır , bir eğitim merkezi , bir araştırma merkezi bir kütüphane kurulduysa orada amaç eğitimdir , ilimdir. Odaklanılması gereken amacın dışına çıkılmamalıdır. Fakat görünüş öyle mi ; Eğitim merkezinin başındaki şahıslar görüyoruz son yıllarda konferans , konferans gezmekte , tv , tv dolaşmakta.Eğitim harici bir çok konuda görüş ifade etmeler. İlmi amaç gütmemektedirler bu son derece tehlikeli bir gidişat olmuş ülkemizde son yıllarda dini – fıkhi tartışmaların göbeğinde bu ucube anlayışın faaliyetleri sebebiyet vermektedir.
Efendim dernekler bir Kur’an Kursu’na yardım etmek , bir caminin yapım , bakım , onarımı , bir yurt vb inşası gibi sebeplerle de kurulabilir. Lakin buradaki acayiplikte bu dernekler teknik anlamda dernekler olup hedef bir kitlesi yoktur ama zaman şahit oluyoruz , çeşitli açıklamalar , planlar , projeler vs , soluksuz kalacağı açık olan yaygın anlamda faaliyetlere söz konusu yapıların girişimde bulunması amiyane tabirle işgüzarlıktır.
İslami sosyal çalışmalar parti çatısı altında da yürütülebilir. Parti de siyasi amaçlı dernek demektir aslında ama ayrı bir yapılanması vardır ve siyaset için özgülenmiştir. Kurması da o kadar zor değildir. Bu sefer dernek ile parti , vakıf ile parti bir birine karışmaktadır. Siyaset mi yapacaksın , siyasi söylemde bulunacaksan parti kuracaksın veya bir partiye gireceksin. Burada şöyle yanlış bir anlaşılma olmasın bir derneğin ve vakfın siyasi bir yorumlamada bulunmasını kastetmiyoruz. Bir eğitim derneği , eğitim politikaları hakkında yorum yapabilir , belli parti ve siyasetçileri de destekleyebilir vb siyaset ise devlet işlerini yürütme maksadıyla bu işlere talip olmadır , bir dernek veya vakıf hem kurumsal hem de idareci ve üyeleri ile devlet işlerini yürütmeye , düzenlemeye talip oluyorsa siyasi çalışmalarını bu kurumlar ile değil kurumdan bağımsız yapmalıdırlar. Daha açık ifade edeyim siyaset için İslami sosyal organizasyonlarda yer almak bir basamak olmamalıdır onun için mesleki kuruluşlar , işadamı , sanayici vb gibi kurumlar , kültür sanat vb ile kurumlarda yer alabilirsin ama yaygın İslami bir amacı olan kurum ise siyasi amaçta yer alamaz.O zaman yozlaşır , itibarı , heybeti gider.
İslami olan her şey yerli yerinde , kaliteli olmalıdır. Bir yayın yapılacaksa en iyi yayın , bir kitap çıkacaksa en iyi kitap çıkmalıdır. Derneklerin ve vakıfların kitap , dergi , yayın ,tv , radyo , internet sitesi vb gibi işlere girişecekse bu konuda uzmanlaşmış kurumlar kurması gerekmektedir. Falanca derneğin bir programda dağıtılmak üzere broşürden hallice bastırdığı kitapçığın vb dağıtılması gibi faaliyetler kaliteyi ve özgünlüğü düşürmekte , basitliğe ve ucuzluğa meydan vermektedir. İslami yayıncılık son yıllarda hem nitelik olarak gerilemiştir.Sebebi de bu hususa gereken önemin verilmemesi bunu yan bir uğraş gibi görmek ve uzmanlaşmış kuruluşlar kurmamaktır.
Dernekler ve vakıflar ticari kazanç elde edebilirler , ticari kazanç elde etmek için şirketleşebilirlerde bunlar son derece doğal ve makul çalışmalardır. Amma burada din satılmamalıdır.maalesef son yıllarda buradaki yozlaşma istismar maksatlı , dini , uhrevi anlamlar yüklenmiş bir takım malzemeleri pazarlamaya yönelik çalışmalardır.Bu tip çalışmalar güven sorununu devamında getirir.
Bir hususta son derece karmaşık ve uyumsuz çok sayıda amacın ve çalışmanın bir kurumda toplanmasıdır.Bir kişi hem gazeteci , hem doktor , hem avukat , hem çiftçi , hem imam , hem müteahhit hem akademisyen olmaz. Bir taraftan bakıyorsunuz sağlıktan bir çalışma öbür taraftan inşai faaliyetler , geziler , konferanslar derken medya çalışmaları vb bir karmaşa halinde her alanda parça parça faaliyetler devam etmektedir.Önemli olan Hadis-i Şerif’te de belirtildiği üzere çalışmaların az da olsa devamlı olması düsturudur. Bir sene çalış çabala bir faaliyet yap ama seneye yok niye enerji bitti , nefes bitti.Olmaz İslami anlayış bu değildir , faydası yoksa bir işten vazgeçilir yoksa bu düzensizliğin bir vebali olur.
Söz kıymetlidir , yazı kıymetlidir , eser kıymetlidir , fikir kıymetlidir. Eşref-i mahlukat olan insan kıymetlidir. Sosyal organizasyonlar insan öğüten bir karmaşa çarkı haline gelmemelidir. Bunların sebeplerinden biri de çalışmaları bir birine karıştırmaktır. Topluma hizmet edenlerin kafası , unorganizasyonu karışmamalı ki toplumunda kafası karışmasın , taliplisi çıksın , fayda üretilsin. Domatesi serada , saksıda yetiştirmeye çabalamayalım , bir bahçede yetiştirelim güzel , doğal , faydalı bir domates olsun , yetiştirende , alanda , satanda memnun olsun.24.08.2017
Mehmet Emin Başalp