CEHALET DAİRESİNDE ELEŞTİREL DÜŞÜNME
Baştan önermemi söyleyeyim , eleştirel düşünmenin esas amacı cehaletten kurtulmak olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla cehalet dairesinde oyalanılan faaliyetlerin eleştirel düşünme ile bağının olmaması gerekir. Aksi halde bu zihinsel aktivitenin ancak fanatizme ve cehalete hizmet ettiği öne sürülebilir. Clerance Seward Darrow’un dediği gibi “ Cehalet ve fanatizm her zaman iş başındadır ve beslenmeye ihtiyaç duyarlar “ bu nedenle eleştirel düşünme gerçek manada anlaşılmaz ve anlatılmazsa uygulama ancak cehalet ve fanatizmi besleme vazifesi görür.
Cehalet nedir ? Bir yığın tanımı yapılmakla birlikte bilgi , eğitim vesaire sahibi olunup olunmadığı gibi tartışmalar bir yana cehaletin körlük olduğu anlaşılacaktır. Kişi kibrinden kör olabilir , ilimsizliğinden kör olabilir , malından kör olabilir yani bu körlüğe bir çok şey sebep olabilir.
Cehaletin kaynakları konusuda yüzyıllardır tartışıla gelmektedir lakin kanaatimce cehaletin sebebi ret ve kabullerdir. Neleri kabul edip neleri reddettiğimize göre cehaletimizin seviyesi belirlenebilecektir.
Eleştirel (kritik ) düşünme nedir ? Elde edilmiş bir bilginin ve herhangi bir yapının doğruluğunu sorgulayan bunu da çeşitli yöntemlerle gerçekleştiren bir düşünce sistematiğidir. Dahası körlükten kurtulup farkında olmaya çalışmaktır. Özü sorgulamadır.
Reddettiklerimizi ve kabul ettiklerimizi sorgulamamız bize farkındalık kazandıracaktır. Görmeye başlanmakla beraber cehalet perdesi de aralanabilecektir. Görme becerisini artırma demek eleştirel düşünme ile her şeyi biliriz demek değildir .Esasında hiçbir şey bilmediğimizi bilmemize yaramalıdır aksi halde eleştirel düşünüyorum , biliyorum , seziyorum , problemleri çözüyorum , tavırlıyım , anlayışlıyım , muhalifim , analiz edebiliyorum , okuyorum , yazıyorum , şuyum , buyum gibi hususlar işte tamda cehalet dairesinde yer alan eleştirel düşünmedir. Maalesef bu tür yazı ve faaliyetlerde şov yönü ağır basan üslubun görüntüsü rahatsız edici olmaktadır. Oysa eleştirel düşünme şov ve keyiften ziyade acı ve hatta rahatsız edicidir.
İşte tamda burada önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. Körlüğe sahip birine kendi körlüğünün fanatiği olarak eleştirel düşünme adı altında yapmış olduğu itiraz ve sorgulamaların eleştirel düşünme olmadığını anlatabilmek.
X nedeniyle toplumda y olayları olmaktadır bu y olayları nedeniyle şunlar şunlar şunlar olmaktadır gibi fikri sabit hale gelmiş fikirlerini çeşitli çıkarımlar sonucu ulaştığı iddiasıyla devamlı tekrar eden kişilerin eleştirel düşünme ile alakaları yoktur.Ayrıca bilgi birikimleri ve tecrübeleri de son derece yetersizse ancak kendi körlüklerinin basit bir propagandistine dönüşmektedir. ( Yahut belli kişi ve kurumların propagandisti ) Cehalet içinde eleştirel düşünmenin göstergesi , eleştirel düşünme becerisine sahip birey sayısını artırmaktan ziyade her tarafta kendi birey farkındalığının yüksek olduğunu iddia eden ama asla kendi fikirlerini sorgulamayan propagandistlerin türemesidir.Bunu üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir sorun olarak görüyorum.
Bunu şöyle örnekleyelim , küresel bir takım güçlerin insanlık üstünde çeşitli emelleri olduğunu , siyasal , ekonomik , sosyal , fikri , dini bağımsızlıklarını yok etmeye yönelik çeşitli çalışmalar yaptıklarını bu konuda filmler ürettiklerini , bu yolla toplumun dejenere edildiğini falan fark etmiş olalım. Bu fark etmenin sonucu bu zararlı içeriklerden olabildiğince uzak kalma ve farkındalık bilincinin artırılması olmalıdır. Fakat bu mücadeleyi yürütenler veya yürüttüğünü iddia edenler toplumda eleştirel düşünmeyi yaygınlaştırmak yerine kendi ürettiklerinin propagandisti oluyorlar ve bu fikre bu yapıya uyarsan farkındalık içinde olursun propagandasını yapıyorlar.Oysa eleştirel düşünmeden amaç kesinlikle bu değildir bu daha mikro cehalet ve daha mikro fanatizmin eleştirel düşünme iddiasıyla pekiştirilmesidir.
Propagandistlerden sonra daha entelektüel ve daha yüksek bilgi ve kültür birikimine sahip eleştirmen , aydın , yazar , çizer vb gibi bir zümre vardır .Onlar güya düşünmekle ve çalışmayla bir çok hadisenin gerçek yüzünü kendilerince anlamışlardır. Gothe’nin bir sözü var , harekete geçmiş bir cehaletten korkunç bir şey olmadığı şeklinde yani sistemleşmiş bir cehaletin tehlikesinden bahsediliyor. Bu gibi entelektüel seviyesi yüksek eylemli bir eleştirel düşünmede olamaz. Böyle olursa bu etrafa nefret saçan bir entelektüel kibrine dönüşür ve yine sonuç cehalet ve fanatizme çıkar.Tahsilli cehaletin topluma herhangi bir faydası olmadığı gibi onların eleştirel düşünmeleri de ancak kendi körlüklerine hizmet eder.
Marksizm dünyayı etkilemiş önemli bir ideoloji , fikir veya teoridir.Kapitalizmin öne sürdüklerine karşı çeşitli sorgulamalar sonucunda çeşitli çıkarımlar yapmıştır.Fakat Marksizm bir eleştirel düşünme aşamasını aşmış ideolojiye dönüşmüş , devletlere biçim vermiş daha sonra çeşitli baskıcı rejimlere dönüşmüş , yıkılmış , şimdilerde taraftarı kalmamış uç bir görüşe dönmüştür.Eleştirel düşünmeyi en basit fikirde dahi bu aşamaların içine sokmak Marksizm tecrübesini hiç saymaktır.Eleştirel düşünmeyi bir fikrin veya yapının alternatifi haline getiren kalıplı bir sisteme dönüştürmemek gerekir.Aksi halde bu fikrin birer fanatiği haline gelinmesi tabiidir.
Bir yapının da devamlı sorgulanması eylemli hale gelirse müzmin bir muhalefete dönüşür devamlı savunma pozisyonunda yer alıp başkalarını suçlama mekanizmasına dönüşür.Bu tip aktivitelerde cehalet dairesinde eleştirel düşünme olarak değerlendirilebilir.
Eleştirel düşünme kavga ve kışkırtıcılık değildir.Eleştirel düşünme insanları manipüle ederek doğal seyrinde devam eden gelişmelerle sertlikle mücadele edilmesi demek değildir. Yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmiş olabilirsin ama bu onlarla kavga etmeni gerektirmez .Bu konuda “Hayvan Çiftliği “ kitabındaki tecrübeli eşek Benjamin karakterini en makul karakter görürüm.Olayların farkında olan belki tek karakter ama ne kavgacı , ne fanatik nede kışkırtıcı bir karakter ama susan ve eylemsiz bir karakter.Burada şu soruyu da sormamız gerekir.Eleştirel düşünme suskunluk ve eylemsizlik midir ? Eleştirel düşünme suskunluk ve eylemsizlik değildir. Eleştirel düşünme değişime hizmet etmelidir ama yaygara ve çalkantı ile değil. Çünkü bunlar yıkıcıdır.En net sözü söylemek veya en gerekli müdahaleyi yapmaktır. Devamlı yapı yapmakla devamlı söz söylemekle bitmek bilmeyen olaylar silsilesi oluşur.Bu tür bir sorgulama cehalet üretir ve düşünmenin zayıflamasına yol açar.
En net söz ve en net müdahaleyi yapabilmek için ilim , hikmet , bilgi birikimi ve tecrübe gerekir.Yukarıda bahsettiğimiz üzere eleştirel düşünme her şeyi bilme değildir dedik fakat bilmenin /bilmemeninde seviyesi illaki vardır ve bir çok kişi çeşitli sebeplerle diğer bir çok kişiden fazla şey bilmektedir veya bilmemektedir.Bu bilgisini eleştirel düşünme ile de sorguladığı kabul ve retlerine karşı kontrollü şekilde yerleştirebilirse çıkacak olan sonuç doğru olana en yakın olabilecektir diye düşünüyorum.
Yukarıdaki hususta şöyle bir örnek verebiliriz.1973 petrol krizi olayı vardır.Bir görüşe göre bu kriz petrol üreticisi şirketler tarafından petrol gelirlerini artırma maksadıyla bilinçli şekilde çıkarılmıştır.Bir görüşe göre ise Arap –İsrail savaşı sonucu elinde başkaca bir koz kalmayan Arap ülkelerinin batı ülkelerini iktisadi anlamda zor durumda kalması için yaptıkları bir ambargodur.
Şimdi bu olay Arap ülkelerinin batının zorda kalması için yaptıkları bir girişimse ( Suud Kralı Faysal’ın sözleri bunu gösteriyor) veya şartlar buna itmişse kazançlı mı çıktılar. Çıkmamış gözüküyorlar zira Kral Faysal , bir saray içi darbe ile öldürüldü.Arap ülkeleri batılı devletleri sıkıştıramadılar olan kendilerine müttefik olabilecek gelişmekte olan ülkelere oldu.Batılı ülkeler her türlü mal ve hizmeti yabancılardan aldığı için Arap ülkelerine her şeyi daha pahalı satarak acısı misliyle çıkardılar.Arap ülkeleri parayı zaten batılı ülkelerde değerlendirdiğinden kazançlarının artması yine batıya yaradı.Petrol şirketlerinin çoğu batılı olduğu için onlarında kazancı arttı ve zenginlediler.
Şimdi Kral Faysal’ın şuursuzca ve tedbirsizce yaptığı konuşma videoları yayınlanıyor vay ne iyi adamdı işte öldürdüler şöyleydi böyleydi Kral Faysal “ Biz hurma ve deve sütü ile çölde yaşarız “ diyeceği yerde ülkesinde eğitimi , sanayiyi artırmayı hedefleyen bir konuşma yaptığını düşünelim veya neden batıyı ancak petrol ambargosu ile sıkıştırabilecekleri bir çaresizlik içinde olduklarını irdeleyen bir konuşma yaptığını düşünelim.Düşünemeyiz zira işte yukarda belirttiğimiz gibi cehalet içinde olmaları onları net sözleri söyleyememesine sebebiyet vermiştir. Suudi Arabistan kralı veya bir çok lider emperyalizmin hedeflerinin farkına varmışlardı ama cehalet ve fanatizm onları olmadık sonuçlara maruz bıraktı.Petrol ambargosu yerine daha etkili olabilecek bir tepkiyi koyabilmesi gerekirdi fakat bu tür bir siyasal ve ekonomik tecrübeden de yoksun oldukları için kurnaz petrol şirketlerinin de muhtemelen tahrik ve susma yoluyla ortam oluşturdukları petrol ambargosu tuzağına hemen düşüyorlardı.Sonuçta daha ağır şekilde kaybeden oluyorlardı.
Eleştirel düşünme kişinin hem bireysel yaşamında , toplumsal sorunlarda , devletlerin tavırlarında cehalet ve fanatizme yol açacak basitliklerin adı değildir , kavramak , muhalefet etmek ve sertlik asla eleştirel düşünme değildir , fevriliğin sonucu ancak korkunç bir şaşkınlık olabilir. Eleştirel düşünme kapsamı son derece iyi anlaşılması gereken ve hayat tarzı haline getirilmesi gereken bir uygulamadır.Hele hele istismara hiç gelmeyen bir düşünce sistematiğidir.Eleştirel düşünme anlatılırken , okunurken , kendini geliştirme hedeflenirken en temel özelliklerinden asla taviz verilmemesi gereken bir aktivitedir. 29.08.2018
Mehmet Emin Başalp