Yeni tip korona virüsü nedeniyle alınan tedbirler kapsamında hayatımızda değişiklikler oluyor.Tabii burada işin acı tarafı bu hastalıktan vefat edenlerin sayıları açıklanması, başta aileleri olmak üzere herkese başsağlığı diliyorum.Şu an hastanelerde tedavi olanlara Allah en kısa zamanda şifalar versin.Sağlık personelimize ve tüm destek sağlayıcılara Allah güç kuvvet versin.
Salgın hastalık sebebiyle kısa sürede önceden görmemiş olduğumuz bir çok şeyi gördüğümüz gibi yaşamaya da başladık.
Çin’de ki salgının İran’a sıçramasıyla artık tehlikenin geldiği seziliyordu ve karantina ifadeleri duyuldukça hukukçu olmama rağmen hiç okumadığım Umumi Hıfzıssıha Kanunu’nu okumuştum. Dili biraz ağır olan bu kanun ile esasında pekte kolay bir süreç geçmeyeceği açıktı ve anlaşılır bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkması gerektiğini Facebook’ta yazmıştım.Nitekim günlerdir bir çok genelge çıkmakta.
Tabii bu günlerde daha sonra örneklere girecek bir çok uygulamaya, dini ve hukuki içtihada sebebiyet verdi.
Gördüğüm kadarıyla bazılarını paylaşacağım.
Mescid-i Haram’da hastalık tehlikesiyle tavafın durduğunu gördük.
Camilerde cemaatle namaza kılınmasına ara verildiğini gördük , Cuma namazı kılınmayacak hallere salgın hastalık tehlikesi de etkilendi. Genelde ilmihal kitaplarına bakıldığında kişinin kendi hasta olma durumu örnek verildiği halde salgın tehlikesi veya salgın korkusu gibi açıkça bir sebep yazmıyordu.Hatta latife olsun diye ülkemizde Cuma namazı için sıkça tartışılan ve kabak tadı veren tartışmaya binaen Türkiye “ Dar’ül Tedbirdir “ dedim.
Havalar gerçi soğuk gitmekle beraber açık havada namaz kılınıp kılınamayacağı veya camilerimizi artık bu tip tehditlere karşı dizayn etme öneri ve çalışmaları ilerde artabilir , camilere bodrum kat ilave etmek yerine teras katları inşa edebilseydik belki farklı uygulamalar görülebilirdi.
Salgın hastalık nedeniyle vefat halinde yıkama , kefenleme ve defin yönünde de tedbirli davranılacağı şeklinde normal zamanda istisnai özellik taşıyan fetvalar daha bilinir hale geldi.
Salgın hastalık tehlikesi sebebiyle yaklaşan ramazan ayında kimler oruç tutmalı kimler tutmamalı tartışması ile bayram ziyaretleri vb tartışmalı olacak gibi Allah’tan teravih namazı evlerde kılınabilmektedir.
Haccın bu sene ifa edilip edilmeyeceği de belirsiz bir konu olup bu sene için herhalde diğer ülkelerden ve Suudi Arabistan vatandaşlarından hacı kabul edilemeyebilir.Tedbirli şekilde Arafat’ta ve Mescid-i Haram’da az sayıda izinli kişi hac farizasını yerine getirebilir böyle bir ihtimal hayli yüksek görünüyor.
Sosyal anlamda kültürümüzde dini örfi nitelik taşıyan uygulamalarda sekteye uğradı.Bunların başında toplu şekilde kandil gecelerinin ihyası idi fakat oda tedbirler gereği icra edilemedi.
Dini konuşmalar ve bilgilendirmeler dijital platformlar kullanılmak üzere devam ettirilmeye çalışılıyor.
Tasavvufi grupların topluca icra ettikleri kendilerine has zikir ve ayinleri de bu süreçte son buldu.Tefekkür , dua , tevbe ve istiğfara bireysel şekilde devam edilmesi tavsiye ediliyor hatta ben bu süreci “Uzlet Ya Hu “ diye isimlendirdim.
Yahya Kemal Beyatlı Düşünce adlı şiirinde “ Ülfet belalı şey ,fakat uzlet sıkıntılı “ der.Şu dönemde hem ülfet hem uzlet sıkıntılı oluyor, ülfet hastalıktan uzlet bilinçsizlik ve alışkanlıklarımızdan.
Uzlet ihtiyari değil zorunlu olunca bu uzletimizi hayra ve ruhi gelişime dönüştürmek zorundayız.Çünkü manevi durumumuz güçlü olmadan bedenimiz güçlü olamaz.Uzlet zamanı bilhassa duaya önem vermek gerekir.Kur’an-ı Kerim’i , Hadis-i Şerifler’i , Şifa-i Şerif’i devamlı okuyalım.Uzletin faydası şudur insan günahtan uzak durur.
Çoğumuz diyebilir ki zina etmiyoruz , içkimiz yok , faiz yemeyiz vb tamam öyledir lakin eğlence ve boş zamanla vakit geçiriyorduk.Bugün her türlü sinemasından , kafeteryalara her türlü mekan kapalı maç dahi izlenmiyor o zaman evlerde de aralıksız film ,dizi ve müzik dinlemeyle Müslümanlar vaktini geçiremez , evde de dursak bunlar makul ölçüde olmalıdır.Gerçekten bu süre bir fırsattır , ibadet için , tefekkür için , okuma için. Gelin biraz kendimizi dinleyelim.
Bu konuyu burada bırakarak hukuki içtihatlara gelirsek duruşmaların tarafların mazeretli sayılarak ertelenmesine karar verildi böyle bir şeyi meslek hayatımda ben ilk defa gördüm sanırım 99 depreminde bu tür bir ertelemeler olmuştur diye hatırlıyorum.
Ayrıca İcra takipleri de bir süreliğine ertelendi. Bu ertelemeler ile oluşacak bir çok hukuki durum ve örnek olacak.Mesela bu süreçte ölenlerin alacağından tut , mal kaçırmalar vb gibi.
Salgın tehlikesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshi , hastalık nedeniyle ölenler iş kazası mı , salgın nedeniyle işi bozulanlar açısından bunlar mücbir sebep mi ? gibi gibi gibi
Bu süreçte ülke geneli adli süreler in işlemesinin duracağını düşünüyorum.Böyle bir durum hukuk kitaplarında örnek olarak bile yoktu çıkarsa görmüş olacağız hatta geçmişe yönelik bile olacağı söyleniyor.
Ayrıca infaz yasasında da değişiklikle cezaevlerinden tahliyeler olacak bakalım bunların sonuçları da ilerleyen süreçlerde göreceğiz.
Bir başka konu sosyal yaşam , parklar kapatıldı , toplu yapılan hiçbir faaliyet yok , sokaklar boş, gezen insanlar ise sokakta maskeyle geziyor , 65 yaşın üstündekilerin sokağa çıkması yasak ama ülkede kimi mizahi kimi trajikomik vakalar yaşanıyor.Gerçekten de kim derdi Çin’de yarasa yiyen birinin bulaştırdığı virüs bizim yaşlımızın parktaki bankını söktürecek diye.
Spor salonları kapalı evlerde spor yapmaya çalışan kişiler var.Evde ekmek yapmaya çalışan kişiler var.Kuaförler kapalı olduğundan son yıllarda artan sakal koyma sonucu sakallarını kesecek insanlar var yahut evde traş olmayı deneyecekler.Mesela ben bu süreçte evde traş makinem olmadığı için sakalımı kestim.
Bu süreçte tek yapılan alışveriş marketlerden gıda gibi duruyor markete gittiğimde kendimi bunalmış şekilde tedirgin tedirgin gezerken buldum bu acayip bir halet-i ruhiye insan korka korka yaptığı işlerden hep distopik filmler izlerken yaşadığı duyguları yaşıyor.
İnsanlarda kaygı ve korkunun artması ile psikolojik vakalarda da artış yaşanabilir.Tabii insanların sosyal hayattan çekilmesi ile suç azalmış olabilir , toplumsal çekişme kavga gürültü azaldı.Toplumda belli bir dinginlik ve nezaket artışı gözlemleniyor.
Yaşlı ve evden çıkamayanlar için gönüllü destek toplumda duyarlılığın artması açısından sevindirici.Bu salgından sonra ben evlilik oranlarının artacağı , boşanmaların azalacağı , nüfus artışının yaşanacağı , insanların daha fazla çocuk sahibi olması gerektiği gibi düşünceler içinde olacağını düşünüyorum.Bunlar hangi oranlarda olur istatistiki veriler ortaya koyacak.
Tabii bu evde kalma ile dijital yayınlara rağbet arttı , sosyal medyadan kaçmamız gereken diyen insanlar yeniden sosyal medyaya sardı.Bu sistemler üzerinden , yayın , seminer , konser vb arttı.Tabii ki Whatsaap grupları belki tarihinin en yoğun dönemini yaşıyor analizin binlercesi var dünkü dahi unutuluyor yenisi piyasaya düşüyor hızlıca tüketiliyor.
Bu süreçte oldukça önemli iddialar bu gruplarda yazılıp çiziliyor , sosyal medyada dolaşıyor.Tamam dünyayı dizayn etmek isteyen küresel güçler olabilir , insanlara biyolojik savaşlar yapılabilir ama bunların yeri bizlerin whatsaap grupları değil herhalde daha etkili yetkili kişiler bu iddiaları ciddiye almalı.
Hayatımda bir kere bile mikroskoptan bakmayan bir insan olarak mutasyondan tut virüs bilmemnesine kadar konuşamam ama konuşuyoruz bu şekilde bir çok insan görüyoruz bu bilgileri ben doğru yanlış olarak değerlendiremem tabii ki ciddi uzman ve hekimlere güvenmekten başka çaremiz yok.
Zaman ne gösterecek bilinmez. Atalarımız der ki Allah beterinden saklasın. Haa onun için bugün sabah kalktık , işe geldik , evde yiyeceğimiz var mı , hasta değil miyiz ,Allah’a sonsuz şükredelim.Şu an nimet içerisindeyiz demektir. Fazlaca tedirgin olmanın , korkmanın , ümitsizliğe düşmenin inancımızda yeri yoktur. Beterin beteri vardır dedikleri gibi Allah kaldıramayacağımız yükler yüklemesin ağır imtihanlarla imtihan etmesin.Şükreden , teslim olan kullardan olalım , şikayetçi olmayalım , lanet okumayalım , kahretmeyelim.
Sahâbeden Abdullah bin Abbâs (r.a.) anlatıyor: Bir gün Peygamber (s.a.v.)’in terkisinde bulunuyordum. O zaman henüz on yaşındaydım. Bana şunları söyledi:
“Delikanlı¸ gel sana bazı güzel sözler öğreteyim. Allah’ın emirlerini gözet ki¸ Allah da seni gözetip korusun. Allah’ı hatırından çıkarma ki¸ O’nu her muhtaç olduğunda karşında göresin. Bir şey isteyeceksen¸ sadece Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen¸ yalnızca Allah’tan dile. Şunu iyi bil ki¸ bütün insanlar sana faydalı olmak için bir araya gelseler¸ sana Allah’ın takdir ettiğinden başka bir fayda veremezler. Yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansalar¸ sana Allah’ın takdir ettiğinden başka zarar veremezler. Çünkü kaderi yazan kalemler kaldırılmış¸ sahîfelerin mürekkebi kurumuştur. Yani varlık kanunlarını belirleyen ilâhî kurallar ezelden belirlenmiş ve değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.
Allah yar ve yardımcımız olsun.Fiili dua tedbirlerimiz ve dualarımız ile bu süreçte gelip geçecek inşaallah inancım odur ki müslümanların lehine dünyada gelişmeler olacak ben öyle inanıyorum.23.03.2020
Mehmet Emin Başalp