Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs ile mücadele günlerinde artık insanlar daha fazla evlerde vakit geçirirken bir yandanda zıtlaşan fikirleri ile dijital mecralarda vakit geçiriyorlar.
Gazeteci Muhsin Kızılkaya’nın yazısından okuduğuma göre İsveç Ulusal Müzesi , koronavirüs ile yaşadığı deneyimi yazmasını ve müzeye yollamasını istemiş son derece güzel bir yaklaşım.Tabii insanların tedbir nedeniyle moralinin bozuk olduğu , yakınları vefat eden veya hastalanan insanların acısı ve tedirginliği , işlerin durgunluğundan kaynaklı ekonomik sıkıntı çekildiği bir dönemde , insanları yazı yazmaya ne kadar teşvik edebiliriz bilmiyorum ama bir okur olarak en güzel yazılar çok sıkıntılı dönemlerde ortaya çıkmıştır. Bu dönemleri anlatan hatıratlar yahut biyografilerin bu kısımları veya bu dönemleri ele alan roman , hikaye ve şiirler hayli etkilidir.
Allah’a çok şükürler olsun kendim , yakınlarımın veya etraftan herhangi bir dostumuzun bu illet hastalığa maruz kaldığını duymadım.Allah vefat edenlere rahmet eylesin hastalara acil şifalar versin.Şu an için meslekleri icabı risk içinde olan sağlık çalışanlarının kaygıları , ticari durgunluktan kaynaklı kaygılar ve tedbirler kapsamında kısıtlanan hayatın getirdiği olumsuzlukları görüyoruz.
Eskilerin münavebeli dediği şekilde yani sırayla işe gidiyoruz , bir kamu kurumunda çalışıyorum ve hukukçuyum , adli sürelerin durmuş olması nedeniyle iş yoğunluğumuz azalmış vaziyette.İşe gitmek aslında insana tedirginlik vermiyor çünkü hayatımızın bir rutini olduğu için güven içinde gidiyorum.Aslında doğru tabir selamette olabilir çünkü selametin anlamı korku ve tehlikeden uzak olma halidir.
Anne ve babam ile görüşmüyoruz , kardeşlerimle , dedem , babaannem , kayınvalide ve kayınbabam , amcalar , teyzeler , dayılar akrabalarımızla iletişimimiz genelde telefon veya görüntülü arama suretiyle oluyor.Aslında izolasyon tedbirlerinin temelinde de bu görüşmelere ara verilmesi yatıyor diye düşünüyorum çünkü her ne kadar kişilerin ziyaretleşmesine engel teşkil edecek bir durum olmasa da beraber vakit geçirme ihtimali çok yüksek olduğundan hastalığın bulaşması açısından aile ve akraba ziyaretleri son derece riskli.
Arkadaşlarımız ile genelde whatsaap grupları üzerinden iletişim sağlıyoruz.Buda aslında olabildiğince yoğun bir mesajlaşmaya sebebiyet vermektedir.Bu mecrada çok sayıda bilgimiz dışı yorumlarla vakit geçirmemiz , kimi zaman tedirginliğin yükseldiği kimi zaman mizahın bulunduğu ve yer yer tartışmaların yaşandığı bir mecraya dönüşüyor.
İşe giderken güven ve selamet duygusu içerisinde olmama rağmen alışverişte insan gerilmekte hatta uzunca bir süre evde olduktan sonra sokağa çıkma hali insanda tedirginlik oluşturuyor.Sanki her yere virüs yayılmış gibi markette alışveriş yaparken acele acele ve tedirgin bir şekilde alışveriş yapıyorum.Oysa ben market ve alışveriş merkezlerinde vakit geçirmeyi reyonlar arasında dolaşmayı pek severdim.
Havalar belki iyi gitse insanlar daha fazla sokakta veya parklarda vakit geçirmeye yeltenebilirler diye düşünüyorum ama hava da uzun zamandır kapalı ve kasvetli.Bazen insanlar gerçekten hava almak ve motivasyon sağlamak isteyebilirler buda son derece normal o nedenle bende kısa bir yolculuk olarak Ladik’e gittim ve Ladikli Ahmed Efendi’nin mezarını ziyaret ettim. Onun harici ne bir parkta oturdum ne de herhangi bir gezme eylemi içerisinde bulundum.Sadece site bahçesinde bazen beş on dakika dolaşıyorum.
İş harici bir gün gönüllüsü olduğum Selçuklu Kızılay Şubesi ile ihtiyaç sahibi ailelere gıda ve hijyen kolisi götürdük tabii bu süreçte ihtiyaç sahibi ailelerin durumları son derece nazik ve bu gönüllü çalışmalardan ve bağışlardan uzak durmamalıyız nitekim bu zor süreçler infak zamanlarıdır.Çünkü infakın kıymetlisi zorken yapılandır elde daha azı varken yapılandır. Bu takvadır , Allah’tan takva ister dururuz o zaman bu zor ve sıkıntılı zamanlarda gayreti artıracağız. İnsana rahatlık veren , iç huzuru sağlayan hususlar bunlardır.Öfkesini yenemeyen , şikayet eden , asi olan ise her daim kaybetmeye mahkumdur.
Ev halleri nasıl geçmektedir , Allah’a çok şükür aç, açıkta değiliz , imkanımız var , başımızı sokacak bir evimiz var , yiyeceğimiz var , şükrün kıymetini anlama zamanı.Tabii devamlı evde olmanın getirdiği bir sıkılma hali olacaktır hatta oğlum bu konuda belki daha fazla sıkılıyor çünkü dışarıda oynamayı yeni yeni keşfetmişti ve seviyordu.Birde biz gezen bir aileydik neredeyse hayatımız hayli tersine döndü diyebilirim.
Bir hastalık , salgın hastalık , sıkıntılı , durum ve savaş halinde Şifa-i şerif okunmasının bir adet olduğunu bilirdim ve bu hadiseler başlayınca hemen bir Kadı İyaz’ın Şifa-i Şerif alıp okumaya başladım gerçekten çok bereketli bir kitap olduğunu ifade ederim.İnsana manevi bir kuvvet veriyor çünkü kitap baştan sona Peygamber Efendimiz’in güzel hasletlerini anlatıyor ,peygamber efendimizin içinde bulunduğu bir topluluk güven duyar yine aynı şekilde peygamber efendimizle biz ise irtibatımızı ancak ona salat ve selam ederek , sözlerini okuyarak , sünnetini işleyerek ve onu anlatan eserleri okuyarak sağlayabiliriz.Bu irtibatı artıran bir kitap olarak insana güven ve güç vermektedir. Sağolsun Prof.Dr.Mehmet Yaşar Kandemir hocamız çok güzel şerh etmiş akıcı ve anlaşılır şekilde. Tabii bu günlerde sosyal medyadan canlı yayın yapmakta hayli yaygınlaştı bende bu kitaptan birkaç pasajı kişisel hesaplarımdan okudum tabii bu teberrüken bir okuma bir istimdaddır.
Bu günlerde tabii bir çok insanın evde vakit geçirmesiyle kitap okumaya da fırsat bulunuyor.Benim evde televizyonum olmadığı için telefonla daha fazla vakit geçiriyorum , film izlemeye de pek vaktim olmuyor bu süreçte izleyebildiğim tek film Ahlat Ağacı oldu.Müzik dinlemeye de fırsatımız oluyor.
Epeydir hat yazmaya gayret ediyorduk ama kursumuza da ara verilince uzak kaldık yeniden hat kursumuzla da buluşmak istiyorum.Çünkü hattan uzak kalmak iyi bir şey değilmiş güzel yazı yazmanın insan ruhu üstünde hayli olumlu etkileri var.
Evde kilo almamak için az yemeye gayret ediyorum ama evde durmanın getirdiği alışkanlık olarak bir şeyler yeme isteği oluyor onları ise kırıntı tabir ettiğimiz çerez vb ile bastırmaya çalışıyoruz. Egzersiz yapmaya gayret ediyorum gerçi tam ısınma sağlayamadığımızdan mı nedir egzersizden sonraki günlerde her yerimde ağrı oluyor.Egzersiz videoları izliyorum. Bu süreçte spor yapamamak büyük bir dezavantaj oldu.
Bu zamanlarda ihmal ettiğimiz camide cemaate devam etmenin önemini anladık ve hasret çekiyoruz. Kapu Camiin’de sabah namazına gitmeyi , dostlarla bir çay bir simit yemeyi insan özlüyor.Bazen gitmemek için bahane bulduğumuz sohbet programlarını özlüyoruz.Eldeki nimetin kadrini kıymetini bilmek gerekiyor.
Kahve alışkanlıklarımız değişmiş ve çeşitlenmişti bu nedenle kahve içmeyi özlediğimi söyleyebilirim.Doğa yürüyüşü yapmayı , dostlarla buluşmayı özledik. Hatta köyümü özledim.Gezmeyi severim fakat kendi ekonomik durumumdan biraz ara vermeyi düşünüyordum ama kendimi zorlayarakta olsa bu tedbir günlerinin bitmesi ile gitmek istediğim yerlere gitmek istiyorum.
Bu dönemlerde insan ölümü de düşünüyor tabii bizim mal vasiyet edecek durumumuz yok bizim vasiyetimiz şudur ; Allah’a , peygamberlere , kitaplara , meleklere , kadere ve ahiret gününe inandığımıza şehadet etmeniz , Allah’ın varlığına ve birliğine inanan bir muvahhid bir mümin olduğuna şehadet etmeniz , ehl-i sünnet vel cemaat akidesi çerçevesinde bir akideye sahip olduğumuza şehadet etmeniz , Allah dostlarını, evliyaullahı sevdiğimize şehadet etmeniz , Allah’ın dostlarına dost , düşmanlarına düşmanlık ettiğimize şehadet etmeniz , haklarınızı helal etmeniz başka ne diyebiliriz.
Yazıda daldan dala atlıyoruz ama yazının sonunu zıtlaşan fikirlere de ayıracağım.Bu süreçte insanların dine bakışının olumsuz olduğunu düşünmüyorum çünkü insanlar sıkıntılı zamanlarda Allah’a sığınacaklardır ama içindeki küfrü ve nifakı gizleyenlerde bundan geri kalmıyorlar bunlar azınlık olmalarına rağmen çok gibi hissediliyorlar.Bu azgınlıkta bulunanlar inananları üzüyorlar tabii bu pervasız kişilere de anladıkları dilden cevap vermek gerekiyor öyle boş bir meydan olmadığını bilmeleri gerekiyor.
Bunların başında bilim ve din kıyası yapmaya kalkan bedbahtlar var bu tuzağa düşen inananlarda varsa iyice bir düşünsünler bilimin acizliğini düşünsünler.Zaten Allah katında tek din İslam’dır , İslam’ı zaten batıl dinlerle birlikte düşünmek bir akidevi bozukluk olur. İslam’ı haşa o derekeye indirip birde bilim karşısında değerlendirmeye kalkıyorlar bu katmerli bir itikadı bozukluktur.
Camilerde edilen duadan tut , inanan insanların ettiği duadan rahatsız olan insanlar var , sabır tavsiyesinden rahatsız olan insanlar var.İnsanlar Allah’tan sabır ve dua ile yardım isterler bu aynı zamanda oruç ve namazla yardım isteme anlamına da gelir.Sabrın dindeki önemini , duanın önemini bilmeden alaya alır gibi ifadeler şuursuzluktur.
Allah’ın ayetleri ile dalga geçenler , inanan insanları alaya alanlar bu günlerde içlerinde ki kin ve nefreti açığa çıkaranlardır.Allah hidayet versin.Çünkü bu hal çok tehlikelidir rahat zamanda dine yüz çevirdiği gibi sıkıntılı zamanda da yüz çeviren artık hak ve hakikatten iyice uzaklaşmıştır.
Bir başka sorun şükürsüzlüktür , şükürün karşıtı küfürdür.Nimete nankörlüktür.Her şeyden şikayet etmenin zamanı değildir.Yazılarımızda da dedik Allah daha beterinden saklasın , ucuz muhabbetlerle 2019 yılı şöyle dedik 2020 şöyle oldu bilmem ne gibi kıyaslara , tespitlere gerek yoktur. Ekonomiden şundan bundan kaygılanılır ama rızık endişesine düşülmez.Bunları açık açık ifade etmek pervasızlıktır.İnsan acizdir her şeye gücü ve kudreti yeten Allah’tır.Bu sürecin sonucunun ne olacağını nereden biliyorsun sanki bu günleri öngördün de devamı için felaket senaryoları üretiyorsun.
Velhasıl geçtiğimiz bu sıkıntılı günlerin bir an önce son bulması için dua ediyoruz. Herkese hayırlı günler , sağlıklı , huzurlu günler diliyorum.01.04.2020
Mehmet Emin Başalp