AYASOFYA CAMİİ VE YAPACAKLARIMIZ

 

 

ayasofya sıbyan mektebi1934 yılından itibaren müzeye çevrilmiş bulunan Ayasofya Camii nihayet ibadete açıldı.Senelerdir dua edilen , dillendirilen , fikri mücadelesi yapılan bir durumdu.Çünkü Ayasofya bizim için önemliydi.İstanbul’un fethi ile şehirde onların en büyük mabedi camiye çevrilmiş ve simge olarak Müslümanlarca sahiplenilmişti.Fakat müzeye çevrilmesi ile batı medeniyetine adeta bir taviz verildiği açıktı.Uzun uzun bilindik konuları yazmak istemiyorum , çok konuşuldu bu konular.

Ayasofya Camii’nin açılması için yıllardır dua eden yaşayan , vefat eden tüm müminlerden Allah razı olsun.Bu uğurda cami kürsülerinden tut , konferanslarda , yazılarda , tv’ler de her türlü platform da mücadelesini verenlerden de Allah razı olsun.Hukuk mücadelesi verenlerden Allah razı olsun.Nihayetinde bu siyasi iradeyi gösteren cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan da Allah razı olsun.

Hazımsızlar , burun kıvıranlar , hasetçiler , içindeki imansızlığı tarih , sanat şu bu diye ifade etmeye çalışan zihni satılmış insanları , Ayasofya açıldı ama ülkeye ne faydası oldu gibisinden küçümseyenleri , niteliksiz siyaset yapanları vesaire hiç dikkate almayın.Bu hadiseye olabildiğince sevinelim. Bu coşkuyu yaşayalım. Allah’a hamd edelim.

Müslümanlar ümitvar olsun.Yunus Emre’nin dediği gibi “ Bir dem gelir şadan olur bir dem gelir giryan olur “ evet bazen seviniriz bazen ağlarız , ağladık lakin işte gördük seviniyoruz , insanlık tarihi böyledir , insanlar için ise bu sevinç ve üzüntü günlerinde yine kulluktur.Mutlu günde şükür ve çalışma , sıkıntılı günde sabır ve mücadele , tüm bunlara cihat denir. Mutlu günlerde azgınlaşır , şükretmez ve çalışmazsak ardından ağır imtihanlar ve bela gelebilir , sıkıntılı günlerde sabretmez , isyankar olur , mücadele etmez , Allah’tan gayrısına sığınırsak bu belalar üstümüzden kalkmaz. İşte bugün yine olayları tefekkür edelim. Bu gelişmeler Allah’ın bize lütfudur , gerçekleşen dualardır. O zaman , Ey Müslümanlar gelin imanımızda , ibadetimizde ihlas ve samimiyeti artıralım , Allah’a daha çok kulluk edelim , dinimizi ciddiyetle yaşayalım , ibadetlere , cemaatle namaza daha fazla düşkünleşelim , daha çok infak edelim , zikredelim , şükredelim , elimizden bu nimetler gitmesin.

Ayasofya Camii’nin kapalı olması bizi birleştiren , mücadele şevkimizi diri tutan bir olguydu.Artık Ayasofya Camii bizim için tarihi bir camii derekesine düşmemeli.Ayasofya kelimesinin bizim inancımızdaki karşılığı Kur’an-ı Kerim’dir. Ayasofya Camii içerisinde Sultan 1.Mahmud tarafından kurulmuş dönemine göre büyük bir kütüphanedir.Burada dersler verilmektedir. Ayasofya vaizliği Osmanlı’da önemli bir makamdır.

O zaman camilerimize Ayasofya Camii’nin yeniden ibadete açılması hatırasına olmak üzere sanatsal yönüde yüksek kütüphaneler kuralım böyle bir proje başlatalım.Bu kütüphanelerde ders verilmesini teşvik edelim.

Ayasofya baş vaizliği ve diğer vaizler olmak üzere mutad vaazlar başlamalı ve bu vaazlar dijital ortamlarda da yayınlanmalı.Bu vaazların takibi canlı tutulmalı.

Tabii Ayasofya bahçesinde Osmanlı’ya has belli şablon bir planı olan sıbyan mektebi vardır.Cami ile eğitim bir aradadır , uygun camilerimize bu modelden esinlenmek suretiyle devasa yapılar değil cami ile uyumlu medeniyetimizi yansıtan bir veya iki sınıftan  müteşekkil , içinde ilkokul öğrencilerinin ihtiyacını giderecek teknik fiziki donanım bulunan başkaca bir ilkokulun başka mekandaki bir sınıfı olan ilkokul binaları inşa etmeye başlayalım.Ayasofya Camii , sıbyan mektebi şeklinden hiç olmazsa mesela her şehrin uygun bir camisinin yanına bu binaları inşa edelim.Mesela Konya için benim aklıma gelen yer yeni yapılacak olan Millet Bahçesi’ne yapılacak olan caminin yanıdır.

Ayasofya Üniversitesi adıyla bir vakıf veya devlet üniversitesi kurulabilir. Bu üniversite Ayasofya yakınlarında binalarda ders verebilir , fakülte olarak Ayasofya Camii’nde  görev alacak personel için başta bu ruh ile yetişmesi İslami İlimler Fakültesi , restorasyonlar için mimari ve restorasyon bölümleri gibi veya başkaca , kütüphanecilik , geleneksel sanatlar , tarih vb gibi gerekli bölümler ile az sayıda öğrenci alan prestijli bir üniversite kurulabilir.

Ayasofya Camii , müslümanların ibadetlerini yaptığı bir cami olma yanında İslam’ın camii fonksiyonunun gerektirdiği her şey için bir merkez olmalı ilim ve hikmet üreten bir yer haline gelmeli ve canlı kalmalıdır.Hatta bazı önemli konuların istişare edildiği bir yer haline de gelmelidir.

Allah cemaatini bol eylesin. Kıyamete kadar Müslümanların camisi olarak kalsın ve ibadet edilsin. Allah depremlerden , afetlerden korusun.Amin. 13.07.2020

Mehmet Emin Başalp

VİRÜS İLE İLGİLİ İHTİMALLER

Türkiye Covid-19 virüsünde alınan tedbirler kapsamında sayıların azalması ile Haziran ayı itibariyle normalleşme adımlarını arttı. Normalleşme adımlarının artması ile virüs bulaşan hasta sayısını düşmeye devam etmediği gibi bir miktar arttı. Hal böyle olunca da tedbirlere ne kadar uyum sağlayıp sağladığımız konusu yeniden konuşulur oldu dahası vaka sayılarının yüksek olduğu dönemlerde duymadığımız kadar çevremizde hastalığa yakalananları duyar olduk.

Bu hastalığa ilişkin ülkemizde gerekli tedbirler alındı ve iyi tedaviler uygulandı fakat hastalık neden azalma eğiliminde değil.Bu konuda çeşitli iddialar var , insanların tedbirlere uymayıp mesafe kurallarını ihmal ettiği ve yadırganacak toplu faaliyetlerde bulunduğu.

Özel sektörde kısmi bir az çalışma olsa da kamu kurumları baya baya sakinleşmişti. Toplu bulunulan mekanlar kapalıydı.Her yerin faaliyete geçmesi ve yaz ayı itibariyle insan sirkülasyonun hızla artmasına rağmen esasında vaka sayılarının aşırı artmadığından bahsedilebilir.

Gevşeme neden olmuştur bu konuda insanlar evde otururken algıdan kaynaklı devamlı el yıkayıp , kolonya sürülüyordu , markete korka korka gidiliyordu , uzun bir süre aslında insanların böyle yaşaması mümkün olmayıp esas hijyene şimdi ihtiyaç duyarken biraz tedbir yorgunu olduk.

Bence bilim kurulu ve yetkililer halkımıza önümüzdeki süreç ile ilgili sükunet içeren ama ihtimal dahilinde olan durumlardan bahsetmeliler ve kendimizi hazırlamalıyız.

Birincisi temmuz ayı sonuna denk gelen Kurban Bayramı , Kurban Bayramı’nı, Ramazan bayramı gibi evde geçirme imkanımız yok , öncesinde kurban alışverişi için bir insan sirkülasyonu olacak , Kurban Bayramı’nın birinci ve ikinci günü yoğun şekilde kesim olacak , bu kesim kaynaklı etlerin kasaplarca işlenmesi , temizlik vb gibi hizmetlerin aksamaması gerekiyor bu nedenle ne şehir içi ne şehir dışı insan hareketliliğini engelleme imkanı yok. E o zaman insanlara ne tavsiye edeceğiz.  Gereksiz yoğunluğu azaltacak tedbirler almalıyız , mümkün mertebe ziyaretleşmenin de sınırlı sayıda kalması için tedbirler alınabilir , uyarılar yapılabilir.

Bu vaka sayılarından daha az vaka varken okullar tatilken bu sayılarla okulları nasıl açacağız.Çünkü okullarda mesafe şartını sağlamak güç , aynı sınıfta saatlerce vakit geçiren öğrenciler arası bulaşma olmaması imkansız , bu haliyle öğrenci ve öğretmenler eliyle bu hastalığın bir çok haneye taşınması mümkün . O zaman bu sayılarla eğitim nasıl devam edecek ?

Sağlık Bakanlığı , okulları kapatmayan ülkelerde ki durumumu esas alacak.

Okullar aralıklarla kapatılıp açılabilir mi ? Bu uygulamanın bir faydası olabilir mi ?

Okulların hiç açılmaması mümkün mü ?

Bir çok soru var , kanaatimce okulların uzun bir tatil devresine girmesi mümkün değil , hastalık bir şekilde yayılmaya devam ediyor . Bu konuda okullar ile ilgili tedbir artırmak çok zor esas alınması gereken öğrenciler ile riskli gruplar arasında teması azaltabilmek.

Bir diğer sorun herkes özel aracıyla okula gidemeyecek , toplu taşıma kullanımı ile okula giden öğrenciler için ne gibi tedbirler alınabilir.

Okullarda nasıl yemek yenecek vesaire.

Bazı tedbirler ve uygulamalar kaldırılarak daha uygulanabilir tedbirlere geçmemiz lazım.

Birincisi günlük vak’a sayısı açıklama uygulaması son bulmalıdır. Bunun yerine önlem ve bilinç artırıcı açıklamalara yer verilmeli.

Girişlerde ateş ölçme uygulaması kaldırılmalıdır çünkü herhangi bir kalibrasyonu olmayan bu cihazlar son derece gerçek dışı rakamlar verip kişilerin vücut sıcaklığını 33 derece filan ölçmektedirler çoğu zaman ve bir dostlar alışverişte görsün uygulamasına dönmüştür.

Bir diğer gereksiz uygulama camilere bireysel seccade ile gidilmesidir. Bu önleme de gerek yoktur , maske yeterli güvenliği sağlayabilecektir aksi halde buna benzer bir önlem başka bir yerde alınmamaktadır.

Kuaförler , restoranlar , kafeler daha fazla denetlenmelidir. Çünkü bu gibi yerlerde bilinçsiz bir mesafe kullanımı ihlali olabilmektedir.

Cenaze ve düğün gibi toplu organizasyonlar için kontrol görevlileri mutlaka olmalıdır çünkü bu tip kalabalıklarda mesafe kurallarını ihlal yaşanabilmektedir.

Ulaşım araçları yeniden planlanmalıdır , okul saatleri , mesai saatleri ayarlanabilmelidir , esnek olunmasında fayda vardır , bazı kurumlar saat 08:00 ‘de bazı kurumlar 09:00 ‘da bazı kurumlar saat 10:00 ‘da açılmasında herhangi bir sorun yoktur.

Kış aylarının gelmesi ile soğuğun vücut direncini düşürmesi ile grip ve soğuk algınlığı vakalarıda artacaktır , hastanelerde gereksiz bir yoğunluluk olmaması adına , ateşli hastalıklar konusunda bazı kamu binaları da ayrılmak suretiyle ciddiyet durumuna göre ön tarama ve tavsiye konusunda tıbbi başvuru buralara yapılmalıdır.Ciddi vakalar veya ağır belirtiler gösteren kişiler hastanelere sevk edilmelidir.

Defalarca ifade ettim Umumi Hıfzıssıha Kanunu değişmelidir , bir çok tedbirin hukuki alt yapısı bulunmamaktadır. Bu konuda yetki , görev , tedbir ve ceza hususunda gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Tabii birde tıbbi tartışmalar ve gelişmeler oluyor , virüsün etkisi , aşı ve ilaç çalışmaları vb tabii o konuda bir uzmanlığımız olmadığı için yorum yapmamız mümkün değil.

Süreç itibariyle komplo teorisyenlerini haklı çıkartacak herhangi bir gelişme yok , tavsiye edilen temizlik , tedbir , mesafe ve maske gibi önlemler bu önlemlere ciddiyetle uymak gerekiyor , tabii mantıksız önlemlerle insanları sıkmamakta gerekiyor.

Normalleşme sürecine geçmiş olmakla birlikte bence başka bir sürece daha geçip ilerisi için daha anlaşılır ve uygulanabilir açıklamalar , tedbirler gerekiyor.  06.07.2020

 

Mehmet Emin BAŞALP