Gazze’nin Yıldönümü

Gazze’de yaşanan soykırımın birinci yılına doğru geliyoruz , soykırım devam ediyor , hala ölüm kusan barbar Siyonizm teröründen sonra ne gibi bir ruh hali içerisindeyiz , düşünmemiz ve sorgulamamız lazım.

Heyecansızlık var , heyecan geçici bir süre duygu yoğunlaşması demektir , 7 Ekim’den sonra şiddetli bir saldırı başlayınca saldırıların gidişatının Gazze’lilerin yaşamını çok zorlayacağını düşünüyor ve üzülüyorduk , zamanla bu duyguyu dahi koruyamadık , açıkçası en sıkıldığım , bunaldığım , sonrasında başağrısı ve aşırı halsizlikle geceyi geçirdiğim gün Heniyye’nin şehit edildiği gün olmuştu. ( Bu yazıya başladığımda bu gündem yoktu derken saldırılar Lübnan’a sıçradı ve Hizbullah lideri Nasrallah öldürüldü. Tabi Nasrallah’ın öldürülmesi bölgede birden İran kaynaklı yeni bir analiz furyası oluşturdu ama işin Gazze direnişin asaleti ile söz konusu hususlar arasında pek bağ kuramıyorum )

Eli kolu bağlı olmanın getirdiği sonuçsuzluk hissi ile heyecan duyamamak da büyük bir sorun. Heyecanın olması  için başkaca duyguların da olması gerekiyor , israilden korkuyor muyum ? sorusunu insanların kendine sorması lazım , mesela trafikte yaşadığın bir kaza tehlikesi bile istemsizce , ucuz atlattık şekliyle nabzımızı yükseltirken , israilin bunca mezalimi karşısında , ne bileyim tarihte Moğolların daha gelmeden korku oluşturduğu bir korkuya sebep oluyor mu ? olduğunu düşünmüyorum. Olsa bir telaşe olur. Herkes izliyor ,  keşke korku oluşsa diyorum , korku bile bir aksi tepki için insanı , toplulukları harekete sevk eder  oysa donukluk ve uyuşukluk hali devam ediyor.

İslam dünyası diye genel genel konuşmak yerine çevremize bakmamız gerektiğini düşünüyorum ve bu barbarlık karşısında doğru dürüst bir duygu yönetimimiz olduğunu bile söylemek güç.Huzursuz bir bekleyiş içindeyiz.

15 Temmuz günü şehit olanlardan Halil Kantarcı’nın bir tweeti vardı “Güzel birşey olsa da şöyle içten, kuvvetli bir tekbir getirsek. “ güzel bir şey de olmuyor inancı yaygın insanda herhangi bir duyguya sebep olmayan bir takım haberler , gazete yazıları , sosyal medya paylaşımları ile geçen bir zaman. Tüm bunlardan uzaklaşıp , takip etmeyerek , görmeyerek , konuşmayarak Gazze’yi düşünmek mümkün mü ? O da ayrı bir yazının konusu olabilir.

Gazze’de soykırım devam ederken , her türden sanatçıya daha çok iş düşüyor , toplumun zihninde iz bırakmak gerekiyor bu sanatın yapabileceği bir şey , yazısı , şiiri , şarkısı , karikatürü , resmi , tiyatrosu , batılı sanat türleri , doğulu sanat türleri , hangi dil ve akımdan olursa olsun insanlara kalıcı uyarılar gerekir.Bugün Filistin adına beni en etkileyen şeyler bir Mahmud Derviş şiiri , yahut Gassan Kanafani’nin bir kısa hikayesi olabiliyor.

Sanat unutturmaz , sanat etkileyicidir. Sanatı boş iş gibi görmemek lazım. Her gün , günde beş defa okunan Ezan-ı Muhammedi  dahi  melodik bir şeydir.

Doğu kültürlerinde pek anıt yapma gibi bir gelenek yoktur ama bizim kültürümüze ait bir dokunuşa , sese , içeriğe sahip olabiliriz , bu işler merkezi yerlerde olabilir ama bugün Konya’nın ne merkezinde ne sokaklarında Gazze’yi hatırlatan bir şey görüyormusunuz ? yok , Gazze Caddesi diye bir cadde var orada da lüks konutlar yükseliyor son derece ironik bir şekilde.

Duygularımızı harekete geçirecek bir şey olsun istiyorum.The Revenant filminde ki gibi , düş , yaralan , ölümle burun buruna gel , ölmediysen intikam için çabala , insan bu duyguyu istiyor , bir macera , bir sarsıcı hal , hırs ve heyecan , yaptıkları zulmün intikamı alacak bir başkaldırı. Bir şaşırtı (sürpriz )

Yoksa günümüzü devletlerin , örgütlerin propagandası ile , herkesin attığı adımı bin kez düşünüp politik hareketleri ile yaptığı resmi açıklamalar , fiyasko operasyonlar , şaşkınlıklar , ekonomik kaygılar , bir takım gündüz düşleri içinde geçirmek ve  devinmeden duran koca bir yığının parçası olmak.

Duygularımızı sorgulamalıyız. Evet hayat devam ediyor , iş güç uğraşıyoruz , eften püften gündemlerle de meşgul olacağız ama neden mutlu görünen mutsuz adam rolünü oynamaya devam edelim ki , mutsuzluğumuzu , acıları yansıtalım işte bunu en iyi yansıtma yollarından biri sanat olabilir. Sanatla anlatmayı öğrenmemiz lazım. 04.10.2024

 

Mehmet Emin Başalp

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir