KARIŞIK OLMAYAN UYARI
Bu yazıyı yazma sebebim , son günlerde cinsel istismar yasa tasarısı nedeniyle gündeme gelen tartışmalar ve Sema Maraşlı Hanım’ın sosyal medyada da sıkça paylaşılan yazıları , olayların kavramların bir birine karışması , çözüm yönünde adımlar atılması yerine yine etrafta gürültüden başka bir şey kalmamasına sebebiyet vermekte ve diyeceğimizi sade ve basit söyleyememenin verdiği etkisizliğe yol açmaktadır.
Öncelikle sorun olarak görülen ve çözüm istenen mevzu nedir ? 15 yaşını doldurmamış kadınlarla evlenenlerin bu evlilik dini olabildiği gibi örfide olabilir , örfi olana girmiyorum şimdilik o konuda serbestçe kelam edemeyeceğim , erkeklerin ceza alması sonucu evliliklerin dağılması , kadın ve çocuğun mağdur olması. 15 yaşını doldurmamış bir kadınla evlenen erkekte olay adli mercilere yansıdıysa TCK kapsamında çocuğun cinsel istismarı suçundan yargılanmakta ve ağır cezalar almaktadır malum cinsel istismar suçu sayıldığından.
Sema Hanım’ın derdi bu ise ve bu sorunun çözümü hedefleniyorsa bu hususta açık ifadelerle bu sorun şöyle şöyle çözülsün denilir.Fakat bu sorunun yanında o kadar alakalı , alakasız şeyler öne sürülüyor ki ortaya çıkan karışıklığı anlamak mümkün olmadığından zeminde kayboluyor.
Çözüm nedir en sona bırakacağım çünkü o kısa , alakasız mevzular ise uzun onları önce belirleyelim ve tutarsızlıklardan bahsedelim.
Tutarsızlık 1 : “ 18 Yaş Kurnazlığı ve Almanya Çözümü “ adlı Sema Maraşlı Hanım’ın yazısından benim şahsına bir karşıtlığım filan yok yazılarını eleştiriye tabi tutacağım sadece.
“ Almanya gibi 14 yaş üzeri gönüllü cinsel birliktelikler serbest olsun. Dini nikahla evlenen evlensin. 18 e gelince de resmi nikahlarını kıysınlar. Evlenmeden cinsellik yaşayan milyonlarca gence zaten bir şey yapılamıyor, evlenenler niye cezalandırılıyor? “ ifade aynen bu , bu ifadeyi okuyunca bir şaşaladım. Niye mi ?
14 yaş üzeri gönüllü cinsel birliktelikler serbest olsun deniliyor yahu Müslüman hassasiyetine sahipsek herhalde öyle olduğunu öne sürüyor , biz hangi yaştaki gönüllü cinsel birlikteliği savunabiliriz ki sırf erken evlilik konusu çözülsün diye bunu savunalım. Bu apaçık zinadır 12 yaşında da zinadır , 15 yaşında da zinadır ,20 yaşında da zinadır , 50 yaşında da zinadır.
İslam hukukçularımız çekindi , toplum baskısından dolayı konuşmakta zorlananlar oluyor ben şunu anlatamadım İslam’ın ağır cezalar ile cezalandırdığı ve üzerinde durduğu husus zinadır , istismar veya tecavüz dediğimiz suç ekstrem bir suçtur bütün ilgi ve alakayı onun üzerine yöneltirsek zemini kaybederiz. Mücadele edilecek husus zinadır , zinanın kolaylaştırılabileceği ihtimali olan her şeye karşı olmamız lazım. Bu sebeple gönüllü cinsel birliktelik yaşının düşürülmesi zinayı kolaylaştırıcı bir düzenleme olur zaten batıda düşük olmasının sebebi de odur. Erken evliliklerde ceza boyutunu bu işi serbestleştirmeden pek ala çözebiliriz. Evlilik ve rıza yaşı denilen şeyin bir biriyle irtibatı yoktur bunu kafamızdan bir silelim hatta bana kalsa bu rıza yaşı denilen hususu daha da yükseltmek gerekir ki , zinaya tevessül edenlerden bir kısmı daha cezasını çekebilsinler.
Özetliyorum gönüllü cinsel birliktelikte denilen bu bildiğimiz zina onun rıza yaşının düşürülmesi ancak daha erken yaşlarda zina olaylarının artmasına ve pervasızlığa sebebiyet verir. Yine yazarın ifadesi ile 14 delisi denilen bir durum varmış ve bu yaşlarda cinsel birlikteliklerde bir artış oluyormuş hiçbir şeyi düşünmüyorlarmış e bu serbestliği de bulurlarsa hiçbir şeyi artık hiç düşünmezler.
Tutarsızlık 2 : Yukarıda ki cümleden gitmek zorundayım konu dağılmasın diye ; “ dini nikahla evlenen evlensin , 18 e de gelince resmi nikahlarını kıysınlar “ bu da maalesef o kadar tutarsız bir önermedir ki anlamak mümkün değil.
Yani evlilik yaşı 14 ‘e düşsün falan denilse anlayacağım ama ara bir döneme dini nikahla , ardından ise 18 yaşında resmi nikahla çözüm bulmaya çalışıyor.
Evlilik yaşını da 14 olarak düşünüyor bilemiyorum herhalde Türkiye şartlarında kızlarda ortalama ergenlik yaşı 11 civarı , erkeklerde ise 12 -13 civarı olunca üzerinden birazda zaman geçsin diye düşünmüş olabilir lakin yaş hususu evliliğin gerektirdiği fiziki gelişimi tamamlayan açısından geçerli bir husustur.
Şimdi fiziki ve cinsel gelişim neticesi 9 ila 12 yaşında evlilik savunulabilir mi ? Kanunlar , içtihatlar ve örf izin verdiği surette bu yaşta evlilikler gerçekleşebilir lakin yasalar artık izin vermemektedir , örfte değişmiştir , İslam içtihatları da farklılık arz etmekle beraber bu yaşlar en alt seviyedir.
“ Geçenlerde bir hanım: “Hükümete çok kızgınım, Diyanetten de tiksindim” dedi. Sebebini sorduğumda 9 yaşında çocukla evlenme izni verilmiş” dedi. Ona böyle bir şey olmadığını Diyanetin bir sayfasından buluğ yaşını bulup, başka bir sayfasından da evlenmek için buluğu çağına girmiş lazım bilgisini bir araya getirip iftira attıklarını söyledim. Oysa evlenmek için buluğ çağına girmenin tek şart olduğu söylenmiyor sadece bu şartın önemli olduğu söyleniyor.
Evlenmek için buluğ çağı yeterli değil, dinen reşit olmak lazım. Yani iyiyi kötüyü ayırt etme, alış veriş edebilme, evliliğin sorumluluklarını alabilme gibi şartları da var. “ Buda başka bir yazısından bir pasaj .
Burada da öne sürdüğü görüş dinen tartışılır da mevzuya girmiyorum yine 9 olursa ne olur mesela.
Bu yaşlarda evliliğin mümkünlük durumu noktasında birkaç husus öne sürsem şimdi şöyle böyle diye modern dünyanın getirdiği bu anlayışlar vb ‘den tut bir çok eleştiri gelecek. Onun için o hususlara girmiyorum.
Fakat bu hususta tavsiyem bu konularda konuşanlara beylik sözlerini bırakmaları yönündedir. Zira beylik sözler kişiyi “ Allah insanı iddiasından vurur “ sözü mucibince insanları iddialarından vurulabilir , imtihan edebilir. Çocuk yetiştirmek zor bir husustur , değişen şartlar altında belki daha zordur , ebeveynlerin çocuklarına sözünün geçmediği , teknolojinin her türlü tedbiri yıktığı bir devirde daha iddialı söylemler yerine kişilerin çocukları günahlardan koruyarak , kızımızı , oğlumuzu ahlak ve namusuyla güçlü bir evlilikle evlendirebilsek diyecekleri yerde cinsel istismardan evlilik yaşına bir takım alakasız iddiaları çorba edip genel bir kanaat oluşturmaları anlaşılamaz çünkü evlilik yaşının önüne geçmiş vahim hadiseler var bu konuya odaklanılırsa daha iyi olur zira evlilikleri bitiren , geciktiren esas büyük sorunları görmezden geliyoruz.
Tutarsızlık 3 : Yaş konusunda toplumda çelişkiler
Hal böyleyse gerek toplum gerek dindar insanların kafalarında şu çelişkileri gidermesi lazım değil mi misalen ? Yaş hususu bir teşvik mi olacak yoksa bir sorunun çözümüne binaen kerhen bir düzenleme isteği mi olacak ?
Burada insanlar samimi değil toplumda şu şu varmış da bu bu varmış da biz işte 9 yaşında 12 yaşında kimse evlensin demiyoruz ama evlenenler var , evlenmesi gerekenler var işte düzenleme olsa şöyle olur böyle olur. 15 yaş altı evliliğin cezai müeyyidesini çözelim derken başka mevzuları araya alakasız şekilde sıkıştırarak vahim sorunları büyütüyoruz.
Şu soruları insan soruyor , yaş konusunda beylik sözler edenlere
1-Anadolu’da yaygınlığı azalmakla birlikte erken evlilik kaçma hadisesi ile yaşanır burada dindar kişilere sesleniyorum ,kocası da genelde serseri ve uygunsuz bir tip olarak bulunur genelde bu kaçan kızlara ahlaksız insanlar gibi neden bakmaktadırlar ? Ailesi evlenmesine izin vermeyen kadının evlenmeye çalışması neden yadırganmaktadır ?
2-Erken yaşta evliliği genelde insanlar toplumun alt sosyo – ekonomik grup ve kesimlerde gerçekleştiğini düşünmekte ve cahil olarak nitelendirdikleri kişilerde görmekte ve neden tavır almaktadırlar ?
3-Erken yaşta evlilik fıtri ve doğal ise bu örneği vermekten hicap duyuyorum , haddimi aşıyorum , neden Hz.Aişe validemiz konu olduğunda bütün hocalar bir yaş büyültme gayretine giriyorlar neden çekiniliyor .
4-Günümüzde ve incelenebilir geçmişte topluma önderlik , rehberlik eden hocaefendiler , kanaat önderleri falan neden erken yaşta evlenmiyorlar , çocuklarını erken yaşta evlendirmiyorlar.
5-Efendim Sema Hanım’a göre o konuya da değineceğiz lise karşısında bir eczane sahibinin dediğine göre kızlar hamilelik testleri alıyormuş çok sayıda falan neden kızlarını okula gönderiyorlar o zaman ? Eğitim mi önemli hale geldi bizde yoksa ahlak ve namus mu daha önemli toplumda.
6-Kadınlar , kızlar neden mahremleri olmadan gidemeyecekleri mesafeleri rahatça gidip geliyorlar ? Üniversiteye gidiyorlar vesaire burada kontrol mekanizmasını aileler kaybetmekteler mi yoksa teşvik mi etmekteler.
7- Yaşı 9 ‘u geçen kız aileleri ve yaşı 12’ yi geçen erkek çocuk aileleri çocuklarının zina yahut gönüllü cinsel birliktelik yaşadıkları şüphesi içindeler mi ? Bu şüphe içindelerse neden girişimlerde bulunmuyorlar ?
Sorular çoğaltılabilir toplumun zihninde oluşan çelişkiler nedeniyle evlilik yaşının düşürülmesini savunanlar dahi pek 14 yaş altı bir yaşı savunmuyorlar , savunamıyorlar.
Yasada 14 e düşürdün 13 te sorun olacak 13 e düşürdün 12 de sorun olacak 12 ye düşürdün 11 de sorun olacak vs bu yaş mevzusunun sınırını genel duruma göre belirleyip gerisini mahkemeye havale etmek gerekir onu izah edeceğim çözüm bahsinde.Yoksa yaş tartışmasından bir kurtuluş yok ona göre öyle buna göre böyle şeklinde bir sonuç çıkacak uygun yaş ne ise o belirlensin yasada bu 14 veya 15 yaş olabilir.
Tutarsızlık 4 : Evlilik yaşı neden kadında tartışılıyor da erkekte tartışılmıyor ?
Tutarsızlıklardan birine daha gelelim erken yaşta evlilik tartışılırken konu devamlı kadınlar , erkekler üzerinden bir tartışma vaki değil genelde kızını erken evlendirmeyi düşünenler erkek çocuğunu pek erken evlendirmekle o kadar alakalı değil bu gerçi kadimden gelen bir anlayış ama sadece kadınlar gözünden bakmak olmaz.
Tutarsızlık 5 :
“ Dini nikahla evlenen evlensin 18 e gelince resmi nikah kıyarlar “ bunu da Sema Hanım öne sürüyor hangi gerekçe ile öne sürüyor insan çözmekte zorlanıyor.
Öncelikle evlenme yaşı 18 değil veli izni ile 17 ve yine pek gerekli hallerde ki bu fiili evlilik durumudur mahkemenin izni ile 16 yaşını dolduranla da evlenilir kanunumuz gereğince bu hususu da hep atlıyor yazılarında.
Dini nikah ülkemizde maalesef bir kaçınma aracı haline getirildiğinden 14 yaşından sonra bir kişi dini nikahla evlense hukukunu nasıl koruyacak. Dağ gibi sorunlar yumağınında bir tarafı da resmi nikahla evlenmeyen ailelerin yaşadığı sorunlar izah et et bitmez.
Sema Hanım evlilik yaşı 14 ‘e düşürülsün diyeceği yerde garabet bir şekilde 18 ‘e kadar dini nikahla evlenen evlensin 18 de resmi nikah kıyar gibi herhalde adliye görmemiş , karakol görmemiş , toplumu görmemiş bir kişinin beyanı gibi soyut bir beyanda bulunuyor.
Tutarsızlık 6 :
Yazar yine “ Erken Evliliğe Karşı Olanlar Erken Zinaya’da Karşı mı “ adlı yazısında yine müthiş çelişkilerde bulunuyor.
Yazarın en büyük çelişkisi zina serbest evlilik yasak onu da genelde 18 yaş ile belirtiyor ama o belirttiği yaş ta yanlış da neyse kastını anladığımızdan ona göre beyanda bulunacağım.
Öncelikle 15 yaşını doldurmamış biriyle birlikte olunması durumunda adı evlilik adı zina adı gönüllü cinsel birliktelik olsun ağır cezası vardır. Zina serbest , evlilik yasak diye bir durum yoktur işin adli mercilere yansıması halinde.
Evlilik hadisesinde yansıma ihtimali yüksek zinada düşük denilebilir evet doğrudur .Bunun çözümü dedik evlilik yaşı mevzusunu öne sürmek yahut cezai müeyyideyi değiştirmek yoksa yine gönüllü birliktelik denilen hadiseye ceza verilmeme yoluyla bu iş çözülmez ben şahsen buna karşı çıkarım.
Yazar burada zina hadisesi serbest zaten erkek tarafı da mağdur görülmüyor vb diyor şimdi 15 yaş altı cinsel birliktelikte rıza kabul edilmediğinden cinsel istismar olarak görülüyor ve cinsel istismar suçlarında fail erkek olur bu teknik bir mevzudur.
Suç zina suçu olsa pek tabiî ki kadın ve erkekte ceza alır artık hangi hukuka göre ceza alacaksa batı hukukunda zaten bekar için zina cezası da yoktur.
Ben ülkemizde bir zina yasası olması ve zina ile mücadele edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Zina mücadelesi günümüz şartlarında çok daha önem arz ediyor .
Yazıda ironi olsun diye işte bir takım hususlar öne sürüyor , kontroller vb gibi şimdi İslam hukuku hocalarımız bize ne dedi.
Zina büyük bir günah ve suçtur , cezası ağırdır lakin suçun ispatı zordur , zor olması da bunların gizli kalmasının topluma faydası vb den bahsedilir. Zina avcılığına çıkmayın denilir.
Şimdi zina hadisesini ortaya çıkartmak , çıkartılması için uğraşmak tavsiye edilmezken insanların çocukları konusunda da hassasiyeti hayliyle fazla olur bu konuda beylik laflar edenlerin falan çocuğu böyle bir şey yapsın en fazla onlar kapatmaya çalışır zira itibarları yok olacaktır 13 – 14 – 15 yaşındaki insanlara zina ettin vb gibi nasıl bir ceza verilecek burası çok önemli bir durum.
Benim tavsiyem şu ne 14 yaşından sonra gönüllü cinsel birliktelik gibi bir şeyi savunabilirim hiçbir yaşta savunmam lakin Türkiye şartlarında hiç olmazsa 18 yaşına kadar kadın ve erkeğin zinaya bulaşmamaları için gözlerini korkutacak bir ceza verilmesi gerekir.Burada kadın ve erkeğe de ceza verilmelidir.
Bunun usulleri var uzun uzun yazmak gerekir , efendim gebelik durumu kimden olduğu vb gibi hususular değil bu fuhşiyatı kiraladıkları stüdyo dairede yapan var , otelde yapan var , kamuya açık alanda yapan var bu gibi tespiti mümküm mekanlarda bu suçu işleyenler bunun bedelini bir şekilde ödemelidirler.
Tabi burada bir hususu atlamayalım tıbben çocuk olan ve olayın durumunu kavrayacak zihni gelişimi olmayan ve çeşitli metotlarda kandırılan , zorlanan vb gibi hususlar hariç tabiî ki.
Tutarsızlık 7 :
Yine “ Erken Evliliğe Karşı Olanlar Erken Zinaya’da Karşı mı “ adlı yazısından bir pasaj paylaşıyorum.
“ Erken evlenenlere baktığınızda ya okulda ya dershanede falan tanışmışlar.
O yaşlar zaten kanın deli aktığı zamanlar. Mesela 14 delisi diye bir tabir vardır. Hiçbir şey gözlerine zor ya da imkansız görünmez o yaşlarda gençlerin. Zaten erken evlenenler de kanunu bile bile evlenmişler, o yaşlarda hapis cezası bile gözlerine çok gelmemiş.
Siz gençlere 18 yaşına kadar bekleyeceksiniz evlenmek istiyorsanız derseniz aradaki zaman birbirlerine kavuşmamak için onlara çok uzun gelir fakat 15 yaşında evlenmek isterseniz evlenebilirsiniz, denirse bekleyebilirler ve o bekleme süresinde acele verilmiş bir kararsa vazgeçebilirler de.
Kanunlarla ergen gençleri durduramazsınız, evet belki evliliği azaltırsınız fakat zinayı kürtajı artırırsınız. Bir lisenin ardında eczanesi olan bir eczacı hanımla konuşmuştuk. “O kadar çok liseli kızlar hamilelik testi almaya geliyorlar ki inanamazsınız.” demişti.
Hamile çıkan bu kızlar ne yapıyorlar? Kimi doğurup çöpe atıyor, kimi bir yerlere bırakıyor, kimi de özel hastanelerde gizlice kürtaj oluyor. Hükümetimiz ve erken evliliğe karşı olanlar bu durumlara engel olmak için ne yaptılar acaba “
Şu yaş mevzusunu çok tekrar ettim etmeyeceğim 15 -18 yaş örnekleri bir tutarsız zaten , evlilik yaşını söyledik.
Kanunlarla ergen gençleri durduramazsınız yani bu tespiti neye göre yapıyor anlamadım sanki toplumda ergeneliğe girmekle beraber kız ve erkek çocuklarında herhalde pek azı cinsel beraberlik yaşamıyormuş gibi bir anlatım. Bu bizim toplum ahlak anlayışımız ve örfümüze göre yaygın bir hadise değildir.Bunu ben şahsen kabul edemem. Ha yok mudur illaki vardır ve hatta artıyor da olabilir. Ama bu üslup neyi çağrıştırıyor takdirlerinize bırakıyorum.
Bir lisenin ardında eczanesi olan bir hanım o kadar çok liseli kızlar hamilelik testi almaya geliyor ki inanamazsınız “ demiş kusura bakma Sema Hanım’da el insaf bu tip olayları genele teşmil etmek insafsızlıktır .
Zaten bu hadiseler böyleyse ki yaygınlığına inanmıyorum toplum bitmiştir o zaman , bu kabul edilemez bir önerme neye nefes tüketiyoruz. Adeta sanki fuhşiyata batmış bir toplumda yaşıyoruz gibi bir ifadeler , bunlar kesinlikle gerçeği yansıtmıyor , genelecek hususlar değil.
Devamı hamile kızlar çocuklarını çöpe atıyor , kürtaj oluyor falan filan ( çok sayıda liseli kız geliyorsa çok sayıda yaşanıyordur herhalde bir istatistik sunsaydı haberdar olurdu ama iddia boyutunda )
Orhan Pamuk bir kitabında birkaç ekstrem hadiseyi öyle bir anlatmıştı ki hatta bir yazarımız çok ağır bir yazı yazdı sanki bütün Türkiye bu ahlaksızlığı işliyormuş gibi diye görende bütün liseli kızlar kürtaj oluyor , hamile kalıyor çocuğunu çöpe atıyor falan.
Başta şunu diyeyim velev ki doğru olsun yaygın olsun bu üslup kötü , bu liseli kızlar bilmem ne bu tür betimlemeler bir kere yanlıştır , hoş değildir.
Tutarsızlık 8 :
Efendim cinsel istismar suçu ile evlilik ve evlilik yaşının bir ilgi ve alakası yoktur. Burada esas tartışılması gereken hususları tartışmıyoruz.
Cinsel istismar suçunun yaşına ilişkin yine çeşitli hatalı görüşler öne sürüyor , son düzenlemede bildiğim kadarıyla yaş aralıklarında bir değişme değil cezalarda artış var.
Cezaları eleştirelim , yargılama ve ispat usullerini eleştirelim ama oradan evvel yine yaşa takılıyoruz.
Tutarsızlık 9 :
Yaşanan hadiselerde ailenin sorumluluğu vurgusu da olmalıdır , devlet her ne kadar bu işin bir tarafıysa da aile en önemli tarafıdır.
Okullar karma diye ailenin sorumluluğu kalkmaz.
Okullar karma ise teknoloji her türlü buluşmayı kolaylaştırıyor.
Eve giriş çıkış saatinden tutun bir çok alanda aileler eğitim ve ahlak konusunda en birinci sorumluluğa sahiptir.
Bu konuda topu kimseye atmaya gerek yok erken evlenecekse de sorumluluk ailededir, evlenmeyeceksede.
ÇÖZÜM
Konu uzarda uzar lakin bir yerde kapatalım.
Cinsel istismar yani cebren cinsel saldırı illaki suçtur hele bu bir çocuğa yöneldiyse en ağır ceza verilsin.
15 yaş altı evlilik yahut cinsel beraberlik mevcut halde suçtur bunun çözüme kavuşturulması da gerekmektedir.Kavuşturulması rıza yaşı denilen yaşın 14 yaşa veya başka bir yaşa çekilmesi değildir
18 yaşa kadar imam nikahını tavsiye etmek hele hele hiç değildir.
Çözüm iki hususun öne sürülmesiyle mümkündür.
Birincisi evlilik yaşının 15 veya 14 yaşına düşürülmesini talep etmek.
İkincisi 15 yaş altıda evlilik hadiseleri yaşanabileceğinden eğer evlilik iddiası ile bir adli süreç başlamışsa bu evlilik yasal alt yapıya kavuşturulmalıdır.
Bu konuda savcılık , ceza mahkemesi ,aile mahkemesi ve çeşitli uzmanlar evlilik birlikteliğinin yaşandığını , her hangi bir cebir ve tehdit durumunun olmadığını , kızın , erkeğin akıl ve ruh sağlığının evlenmeye elverişli olduğunu , tıbben evlenmelerinde sakınca olmadığını falan tespit ederek bu evliliği tescil etmeleri gerekir.Öyle imam nikahıyla falan bir süreç geçirilemez.
Burada en fazla sorun yine bu tip bir tescil hadisesinin yapılamaması ve kaçma gibi hadiselerde cezalarda karşımıza çıkacaktır.Bu bir ceza hukuku konusudur ve önceki bir yazımda da yazdım kız kaçırma vb gibi hadiseler yahut evlenme amacıyla cinsel beraberlik gibi suçlara daha az ceza verilmelidir.Bu husus çocuğun cinsel istismarı kapsamında değerlendirilirse çok ağır cezalara sebebiyet vermekte ve pek sosyolojik gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Çocuğun cinsel istismarı suçu denilen suç sadistçedir , sapıkçadır , zalimcedir bunun ayırt edilmesi lazım.
Evlilik Yaşından İtibaren Evlilik Birliğini Baltalayan Düzenlemelerin Acilen Temizlenmesi Gerekir.
1-Medeni Kanun’da ki eşitlik adı altındaki bazı düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
-Koca , evlilik birliğinde ailenin reisliği konumu almalıdır. Bu bir zorbalık anlamında değil bu bir temsil yetkisi ve istişare sonucunda da nihai karar yetkisi anlamındadır.
-Edinilmiş mallara katılma rejimi kaldırılarak yeniden mal ayrılığı sistemine dönülmelidir.
-Süresiz nafaka kaldırılmalıdır.
-Sözlü şiddet , ekonomik şiddet , psikolojik şiddet gibi ifadelerle tamamen bir tarafın subjektif iddiaları ile herhangi bir uzmanca değerlendirilmeyen iddialar baz alınarak boşanma kararı verilmemelidir.
-Anlaşarak boşanma zorlaştırılmalıdır.
-Ortak velayet hükümleri düzenlenmeli , boşanma durumunda babayı devreden çıkaran sistem terk edilmelidir.
-Evlilik yaşı yeniden düzenlenmelidir.
-Sadakat yükümlülüğü ciddi anlamda düzenlenmelidir.
2-Türk Ceza Kanunu’nda düzenlemeler yapmak gerekir.
-Zina suç olmalıdır.
-Fuhşa kolaylık sağlamaya ağır cezalar verilmelidir.
-Çocuğun cinsel istismarı ile erken evlilik hususu bir birinden ayrılmalıdır.
-Cinsel istismar iddialarında titizlikle inceleme yapılmalıdır basın yaygarasından uzak ihtimamlı bir yargılama ile bu süreç bitirilmelidir.
-Ülkede yer alan psikolog , pedagog vb tıbbi hizmetlere ilişkin kurumlar iyileştirilmelidir.
-Kız kaçırma suçu ayrı bir düzenlemeye konu olmalıdır.
-Cinsel taciz vb gibi isnatlarda yargılama son derece titizlikle yapılmalıdır , ispat edilmeyen hususlar cezalandırılmamalıdır.
3-Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Adlı Kanun değiştirilmelidir.
-Şiddet tanımı netleştirilmelidir. Her türlü şiddet adı altında her türlü iddiayı kabul eden bir mekanizma ve kanun dili olamaz.
-Müşterek konuttan uzaklaştırma tedbirinin en sık başvurulan keyfi bir tedbir değil en son başvurulacak gerekçeli bir tedbir haline getirilmesi gerekir.
-Şiddet durumunda kişiler rehabilite sürecine sokulmalı ve emniyet , adliye gibi mercilerden olabildiğince uzak tutulmalıdır.
4-Kadına pozitif ayrımcılık adı altında aileyi sarsan kanun yapma dilinden vazgeçilmelidir.
5-Ülkede çocuğun cinsel istismarından kaynaklı vakaların gündeme gelmesi ve toplumda güvensizlik oluşturacak basın yayın ve haber diline ceza verilmelidir.
6-Toplumun örf ve adetine aykırı ithal düzenlemelere son verilmelidir.
7-Aileyi ve kadını korumak amaçlı bakış açısından aileyi , çocuk sayısını teşvik eden ve yağı yere basan uygulamalara geçmek gerekir.
8-Din adamları ve her türlü umuma mahsus konuşmalarda evlilik , evlilik yaşı , kadına karşı betimlemeler vb gibi konular ciddiyetle konuşulmalı ve espri malzemesi ve sululuk içeren yorum ve ifadelerden uzak durulmalıdır.
9-Evliliği sarsıcı fikirler üreten her türlü yorum , görüntü , dizi , film vb yasak kapsamına alınmalıdır.
10-Alkol , uyuşturucu , kumar başta olmak üzere ponografi ve müstehcenlikle mücadele edilmelidir bu hususlarda denetim artırılmalıdır.
Mehmet Emin Başalp