ELEŞETİREL DÜŞÜNMENİN YAYGINLAŞMASI İÇİN ÖĞRENCİLERE TAVSİYE EDİLEN KİTAPLARIN DEĞİŞMESİ VE ZENGİNLEŞMESİ Mİ GEREKİYOR ?
Bireylerin fikri olgunluğa ulaşmasında yaşın ilerlemesinin , tecrübenin önemi vardır , bu yaşlarda kişiler olayları daha iyi kavrayabilir düşüncelerini daha iyi anlamlandırabilir.Bu yaşlarda yaptığı okumalar ile daha fazla bakış açısını zenginleştirebilir.Aynı sebepler eleştirel düşünme için de geçerli olmakla beraber eleştirel düşünmenin sorgulamayı öne çıkaran yapısı nedeniyle bu beceriyi daha erken dönemlerde kazanması kişiler için büyük bir avantaj sağlayabilir. Kişinin kitaplarla , eğitimle haşır neşir olduğu dönem ise ilköğretime başladığı çağdan üniversite eğitiminin sonuna kadar olduğu dönem diyebiliriz.
Bu yıllarda öğrenci olan kişiler acaba hangi tür edebi ve düşünce kitapları okumaktadır ki eleştirel düşünme becerisi gelişsin. Sadece edebi tür kitaplar mı okumalıdır ? Neden öğrencilere bazı yazım türünde kitaplar tavsiye edilmemektedir. Seçkiler , tavsiyeler neden geliştirici değil durağan , soğutucu ve hatta sıkıcıdır. Hatta neden ideolojik körlüğe sebebiyet verecek propaganda kitaplarıdır. Bunu önemli bir sorun olarak görüyorum. Şimdi somut olarak bu hususu biraz daha irdeleyelim.
Şu hususu başta söyleyeyim bu eserlerin okunmaması gerektiğini söylemiyorum , okuduğumda eserlerdir kendi alanlarında saygınlıkları vardır ve okunmaktadırlar.Fakat daha sonraki yıllarda bireysel tercihlerle okunabilecek bazı kitapların tavsiye kitaplar listesinde çok da yer almaması ve tavsiye kitapların hepsinin edebi türde kitaplar olmaması gerektiği kanaatindeyim.
Yıllardır 100 temel eser içerisinde bulunan Reşat Nuri Güntekin’in “ Çalıkuşu “ romanı. Çalıkuşu romanı illa ortaöğretim veya lise öğrencilerine okutulması gereken bir kitap mıdır ? Olmadığı kanaatindeyim zira bir dönem kitabı olmasına rağmen romanın baş karakteri Feride gerçekçi bir karakter değildir. Öğretmenlik mesleğinin idealize edildiği bir kitap olduğu iddiası da gerçeği yansıtmaz zira hiçbir olayda öğretmen karakter gittiği yerde herhangi bir değişime sebebiyet vermemekte bir takım kişisel maceralar yaşamaktadır.
Ünlü bir klasik kitap olan Madame Bovary , iyi betimlemelere , duygu değişimlerine , kendi yazıldığı dilinde edebi üstünlüğe sahip olabilir fakat konu itibariyle ihtirasından gözü dönmüş bir kadın karakterin yaşadığı sorunlar ve yaptıkları acaba ortaöğretim ve lise öğrencilerine ne tür bir gelişimlerine faydalı düşünme becerisi kazandırabilir.
Oldukça ağır kalabilecek Samipaşazade Sezai’nin “Sergüzeşt “ romanı. Çok sevdiğim bir yazar olan Abdülhak Şinasi Hisar’ın “ Boğaziçi Mehtapları “ kitabı. Şimdi bu kitabı bir kişinin sevebilmesi için Osmanlı son dönem varlıklı ailelelerin yaşamları konusunda bilgi sahibi olması , bu döneme merakı olması , İstanbul beyefendisi veya hanımefendisi denilen nezaket ve kibarlık kültürünün garip gelmemesi , divan edebiyatına , klasik musikimize sevgisi olması vesaire oldukça rafine bir kültüre veya bu kültüre merakı olana hitap eder. Yabancı vampir dizileri izleyen bir nesil için Abdülhak Şinasi Hisar’ın anlattığı dünya sanırım oldukça uzaktır.
Mehmet Akif Ersoy’un “ Safahat “ eseri kolay anlaşılabilir mi ? Safahat hızlıca okunduğunda adeta anlamı bilinmeyen ama seri şekilde okunan bir kitaba benzer oysa mısra mısra tetkik edilmesi gereken bir kitaptır.
Çok sayıda örnek vererek konuyu sıkıcı hale getirmek istemiyorum meselenin özü hem eser seçiminde hem de türlerin belirlenmesinde neden bu kadar şekilci ve dar bir çerçeveye yer verildiğidir.
Ortaöğretim ve lise çağlarında sadece hikaye , roman ve şiir mi yer almalıdır. Edebi kaygıyla neden araştırma kitaplarına yer verilmemektedir. Reşat Nuri Güntekin’n “ Anadolu Notları “ güzeldir ama artık öyle bir Anadolu yoktur bu kitap gezi yazısı türü olarak tavsiye ediliyor ama bu değişken bir türdür bir film çekin ama Charlie Chaplin filmleri gibi olsun demektir. Oysa Chaplin filmleri hem izlenebilir hem analiz edilebilir sinema okullarında da öğretilebilir ama artık Chaplin filmleri gibi film çekilmez çünkü değişmiştir teknik. Hala 1930 -40 tarzı gezi yazıları acaba ne tür bir gelişime ve ufka sebebiyet verebilir.Hatta liseye gelen bir öğrenci eğer mahallesi kentsel dönüşüme falan uğradıysa ilkokulu okuduğu okulu bile bulamaz.Mesela benim okuduğum ilk okul şimdilerde ne ismen ne cismen var. Oysa bu türde oldukça iyi kitaplar var. Ülke olarak keşif ve tanıma bilincimizin azlığı da dikkate alındığında neden bu cezbedici kitaplar tavsiye edilmemektedir.
Sadece edebiyat değil mesela neden bir araştırma kitabı yok mesela Amerikalı yazar Stephen Kinzer’ın “ Şahın Bütün Adamları “ kitabı , İran petrol endüstrisinin millileşirme çabasının nasıl emperyal güçler tarafından nasıl boşa çıkarıldığı , abd istihbarat teşkilatlarının nasıl askeri darbeler , halk gösterileri planladığını vb oldukça akıcı dilde anlatan bir kitap yaşadığımız coğrafyayı iyi tanımak için öğrencilerin bu tarz kitaplar okuması gerekmez mi ?
Mesela neden ülkemizde başarılı olmuş iş adamlarının çoğunun anı ve tavsiye kitapları var , okutulmaz. Vehbi Koç’un “ Vehbi Koç Anlatıyor “ , Sakıp Sabancı’nın “Başarı Şimdi Aslanın Ağzında “ gibi.Çünkü bu kişiler özel teşebbüsü , ticareti teşvik eden , tecrübelerini paylaşan kimseler , neden okullarımızda teşebbüs , ticaret , ekonomi zihinlerde yer almaz , işadamları , sanayiciler , tüccarlar idealize edilmez.
Öğrencilerimize tavsiye edilen kitaplar içinde ülkemiz kültürün derinlemesine kavratabilecek herhangi bir kitap yoktur.Emine Işınsu’nun Hacı Bayram-ı Veli’yi anlattığı “ Bayram “ , Niyazi Mısri’yi anlatan “Bukağı “ romanı gibi romanlar okutulmuyor.Yunus Emre’den Seçmeler , Mesnevi’den Seçmeler adlı bir takım basitleştirilmiş eserler maalesef ne bir Yunus ne bir Mevlana sevgisi ve ilgisi uyandırmaktadır.
Biyografik eserler okutulmamaktadır. Çevresel felaketlere değinen herhangi bir tavsiye kitap yoktur. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde depremlerle ilgili farkındalık oluşturabilecek bir eser okuma listesinde yok. Hayvan Sevgisi , hayvan beseleme ile ilgili bir tavsiye kitap yok. Sağlıklı beslenme konusunda bir tavsiye kitap yok. Düşünme becerileri ile ilgili bir kitap yok.Sivil savunma ile ilgili bir kitap yok. İbn-i Sina der geçeriz , Mimar Sinan der geçeriz bu kişileri ve yaptıklarını kavratacak herhangi bir tavsiye eser yok. Dini ve ahlaki eserler olmalıdır.Felsefe içerikli eserler olmalıdır.
Dünyayı tanıtan herhangi bir tavsiye kitapta yok , Fransa’yı “ Sefiller “ romanından Rusya’yı “Suç ve Ceza “ romanından öğrenemeyiz. Sadece batı klasiklerine odaklanmakta yanlıştır uzak doğu edebiyatından , İslam ülkelerinden hatta Afrika’dan bile yazarların eserleri okunmalıdır.
Düşündürücü , kıyaslayıcı , farkındalık oluşturucu , sorgulayıcı kitaplar farklı türden kitaplar tavsiye edilmelidir bu kitaplar asla sıkıcı olmamalıdır bu kitaplarda popüler olabilir , roman , hikaye vb olabilir yeter ki gençlerimizin zihin ve düşünme dünyasının gelişmesine katkı sağlasın. Yoksa bu çağlarda hele kitap okumayı seven çocuklara tüm batı ve ülkemiz klasiklerini okutmak çok da faydalı değildir.Yine bu klasik eserler yanında piyasaya sürülmüş ucuz ve niteliksiz kitaplarda ayrı bir derttir. Son yıllarda fantastik kitaplarda rağbet görmekte bu kitaplarda herhangi bir bilinç ve bilgi kazandırmamaktadır. Fakat bilhassa eğitimciler vb den kaynaklanmak üzere ülkemizde bu eserler yönünden kısır döngü devam etmekte ve gerçek bir dönüşüm sağlanamamaktadır.Oldukça uzun ve verimli olan eğitim çağı plansızlıklar nedeniyle heba edilmektedir. Okumalar yoluyla elde edilebilecek bir fırsat varken değerlendirilmemektedir. Bazı zamanlar kitap listesi değişmekte olup esas amaç liste değiştirmek değil kitapların okutulma amacının değiştirilmesi gerekmektedir. Keşke lise çağlarında pek çok gencimiz eleştirel bir düşünme , kıyaslama becerisi kazanabilse farklı yazar ve görüş ve fikirleri kıyaslayabilse. Bu şekilde bir gelişim olduğunda medyanın propagandasından , yanıltmalardan daha az etkilenir bir takım çalışmaların gerçek amaçlarını daha iyi sezinleyebilir.
Mesela anlaşılmıştır diye düşünüyorum konuyu şu şekilde de bağlayalım , muhafazakar görüşlere sahibiz diye devamlı dini – ahlaki kitaplar , seküler görüşe sahibiz diye bu yönde kitaplar tavsiye etmek gibi ideolojik körlüğe sebebiyet verecek davranışlardan da uzak durmalıyız Kimse sadece Necip Fazıl okuyarak kendini geliştiremez veya sadece Nazım Hikmet okuyarak. Bilhassa öğrencilerin okuduğu kitapları daha çeşitlendirmeye ve geliştirmeye çalışmalıyız bu konuda kamuoyu oluşturmalıyız. 01.11.2018
Mehmet Emin Başalp