TCK 216.MADDESİ YETERLİ DEĞİLDİR

Ülkemizde arada bir inanç , ibadet ve dini değerlere , dini şahıslara  hakaret , aşağılama , amacını aşmış espri , amacını aşmış eleştiriler olmaktadır.Medyaya veya sosyal medyaya düşmesi ile kanaatim geçici infiallere neden olmakta ardından unutulmakta yenisi çıktığında konu yeniden gündeme gelmektedir.Bu fasit daire nedeniyle esasında asıl mağdurlar bu hususlara üzülen , kahrolan samimi inananlardır.

Olayın dini , sosyolojik ve tepkilerin nedeni gibi çeşitli durumları var ama o konuların dışında sadece hukuki konuya değineceğim.

Bu hususta ilk akla gelen madde  Türk Ceza Kanunu 216.maddesidir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde metninden anlaşılacağı üzere 1.fıkra açısından din ve mezhep açısından halkın bir kesimini diğer kesimine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden , tehlike çıkartan vb gibi şartları ağır bir suç tanımı vardır.

Din ve dini değerler ne olursa olsun inanan insanlar için ciddidir. Fakat bir devlet için ciddilik kendi otoritesine tehdide göredir. Halkı kin ve düşmanlığa sevk , halk arasında kamu barışını bozacak , çatışma veya gerginlik çıkması riski barındıran devletin güvenlik ve asayiş otoritesini sarsan bir hadisedir. Bu denli devlet açısından ciddi görülecek bir dini değerlere hakaret suçu ülkemiz sosyolojisinde nadir işlenebilir.Bu suçlar genelde ülkede iki ayrı din mensubu , iki ayrı mezhep mensubu olup aralarında siyasi ,sosyal gerginlikler bulunan toplumlarda sık rastlanır.Bu madde metni bu haliyle durabilir fakat ülkemizde yaşanan yaygın sorunu bu madde çözmüyor.

2.fıkra halkın bir kesimini din ve mezhep farkından aşağılaması gerekiyor , şimdi kişinin aşağılama söz veya fiilinden halkın bir kesimini farklılıktan dolayı aşağılamayı kastetmesi gerekiyor. Şimdi buda ağır bir şart kanaatimce çünkü yine insanları yaralayan dini hakaret ve aşağılamalar bu kategoride değil ilk fıkradaki suçun hafif versiyonu ve yine örnek vermek gerekirse o dinin peygamberine ahlaksız fiil isnadında bulunmak falan bu kategoride olamayacaktır.

3.fıkraya gelelim , halkın bir kesiminin belirlediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi , fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde cezalandırılıyor.Şimdi bu denilebilir ki dini değerlere hakaret kapsamı bu fıkradır ,  evet fakat buda yine suç bir şarta bağlanmıştır kamu barışını bozmaya elverişlilik şartı aramaktadır.TCK 216.maddesi yeterli değildir.

TCK’da başka bir takım suç düzenlemelerine bakalım sonra bu konuya bir daha döneceğim.

Devletin egemenlik alametlerini aşağılama Madde 300- (1) Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Anayasada belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaret hakkında uygulanır. (2) İstiklal Marşını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Bu maddede tanımlanan suçların yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (1) Madde 301-  (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. (4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

DİKKATİNİZİ ÇEKEN NEDİR ? FİİLİN KAMU BARIŞINI BOZMAYA ELVERİŞLİ OLMASI ARANMIYOR 

O zaman yapılacak olan şudur TCK 216.madde 1 .ve 2. Fıkra olduğu gibi kalsın , 3.fıkra ilga edilerek müstakil bir madde haline getirilerek , şöyle düzenlenebilir.

216/a maddesi  ( 1 ) Halkın bir kesiminin benimsediği dini ve kutsal değerleri alenen aşağılayan kişi , altı aydan bir  yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.( 2 ) Halkın bir kesiminin benimsediği dini ve kutsal değerleri alenen aşağılayan kişinin kamu görevlisi olması veya kamu hizmeti veren kişilerce işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır. ( 3 ) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

1.fırkada artık aşağılama , tahkir ve hakaret için kamu barışı şartı aranmayacak ?

Dini değerler yanına kutsal değerler eklenmiştir burası daha çok örfi bir takım halkın kutsallık atfettiği değerleri de kapsaması içindir. Üst sınırı bir yıl olması makuldür esasında burada sıkıntı kamu hizmeti gören veya kamu görevlilerinin hakareti daha fazla infiale sebep olmaktadır. Üçüncü fıkrada gereklidir çünkü bir takım eleştirilerde hakaret kastı olmadan yapılabilmelidir. Tabii bunlar somut olaylara göre mahkemelerce yorumlanacaktır. Birkaç örnek vererek de yazımı tamamlayayım.

Diyanet İşleri Başkanlığınca kandil gecelerinde program yapılması yasaklanmalıdır.Çünkü bu kutlamalar bid’at ve hurafedir , kaynağı yoktur mealinde bir yazı veya söz eleştiri amacıyla düşünce açıklamasına girer.

Mevlid kandilinde Sakal-ı Şerif öpülmesi geleneğine , dün gece x camisinde Sakal-ı Şerif öpme töreni düzenleyen müftü ve din görevlileri ile öpenler dinden çıkmış , putperest ve kafir olmuşlardır gibi bir takım sözler etse bu ne olur buda birinci fıkra gereği sadece dini değer değil kutsallık atfedilen değerleri de kapsamış olur.

Devletin asli görevlerine ve bu hizmeti yapanlara memur , devletin toplum için faydalı gördüğü işlere kamu hizmetleri ve bunları yapanlara da kamu hizmetlileri denir nihayetinde bunların hepsi kamudur o nedenle bir memur , memur olmayan , kamu görevi veya kamu hizmeti ayrımı çıkmasın diye bu şekilde düzenlenebilir.

Kanaatimce bu basit düzenleme ile dini değer , kutsal ve inanca hakaret suçları daha şikayet edilebilir , yargılanabilir ve cezalandırılabilir olacaktır amaç insanları yargılamak ve cezalandırmak değil suçu azaltmak , kamuyu daha dikkatli hale getirmek  ve inançlı insanların mağdur olması ve üzülmesini engellemektir.10.01.2022

 

Mehmet Emin Başalp

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir